Aklından bir sayı tut

-Aklından üç basamaklı bir sayı tut.
-Tuttum.(284)
-Şimdi, tuttuğun sayıyı ters çevir.
-Çevirdim (482)
-Şimdi, büyük sayıdan küçük olanı çıkart.
-Çıkarttım (482-284 = 198)
-Bana son rakamını söyle.
-Son rakamı “8” (1 9 “8” )
-Mademki son rakam 8, o zaman senin sonucun 198 değil mi?
-Evet.
Bu oyunu ilk oynadığımda bana ne kadar gizemli geldiğini hatırlıyorum. Bulduğum sonuç gibi şaşkınlığımı da gizleyememiştim. Çocuk aklımla “Hadi bakalım bunu bilebilecek misin?” diyerek belki on kez daha oynamış, karşımdakini oynadığına oynayacağına pişman ederek gün bitmeden oyunun sihrini öğrenmiştim. İşin püf noktasını anladığımda hangi sayıyı tutarsam tutayım sonucun bilindiği ama tuttuğum sayının önemsenmediği bu oyun, zihin okumadan ziyade matematiğin ta kendisiydi. Haliyle ilk oynayışımda yarattığı sihir kısa sürede kayboldu. Zihnimin okunduğu falan yoktu. Öyle olsa aklımdan tuttuğum sayıyı bilirdi.
Günlük hayatta da durum böyledir. İnsanlar, aklınızdan tuttuğunuz sayı gibi düşünce ve duygularınızın ne olduğunu önemsemez. Davranışlarınızı sonuç olarak gördükleri için zihninizden geçenleri bildiklerini sanır. Tahminlerini de ona göre yürütür. Kaşlarını çattığında öfkeli, gülümsediğinde mutlu, sustuğunda dargın, elin ayağın titrediğinde korkak olduğunu düşünürler.
Ağırbaşlılığın kaş çattırdığına, nezaketin gülümsettiğine, dikkatin başka bir konuda olduğu için sustuğuna, heyecanın da korku gibi belirtiler gösterdiğine ihtimal vermezler. Kimse bilmez; kaç parçaya bölündü günlerin, kimleri çıkarıp gömdün. Neler neler eklendi de gönlünü, ömründen katbekat büyüttün?
Onlar, ellerine geçen sonuçlara güvenirler. Kendi zihinlerinin matematiğine öyle ya Dünya’nın neresine gidersen git iki iki dört eder. “Sen nasıl dört oldun?” merak etmezler. Sıfıra çarpılmadan nasıl bugünlere geldin, bilmezler. Doğuştan iki miydin? Yirmiydin de on parçaya mı bölündün, ilgilenmezler.
Her birimiz akıldan tutulan sayılar gibi farklıyız. Başka insanların yaptırdığı işlerle bambaşka değerlere bürünürüz. Kimi büyürken kimi küçülür, son rakamı söylersek kim olduğumuz bilinir. Gel gör ki ilk halimizi sadece kendimiz biliriz.
Yerine ve zamanına göre etkisiz ve yutan eleman olan sayılardan çok şey beklemediğiniz, sadece kendisine ve bire bölünen sayılara güvenmeniz dileğiyle.