Arı kuşu

Bazı insanlar bıkıp usanmadan her şeyden şikayet ederler ve çevrelerindeki kişilerin bir sorunu var mı, ya da karşısındaki kişinin de şikayet edebileceği yaşanmışlıkları var mı diye hiç düşünmeden içlerini boşaltıp, çevrelerini mutsuz ettikten sonra herkesten anlayış beklerler. Oysa her insanın farklı bir dünya olduğunu anlamak zorundalar. Bu insanlar sadece kendi yaşadıklarının önemli olduğunu, ama diğerlerinin nasılsa sorunlara alışık olduğunu düşünerek hareket ettikleri için bencillikleri üst sevidedir.

İnsanları bıktırdıklarının bile farkında olmak istemezler. Empati yeteneklerini (varsa!..) sadece kendileri için kullanırlar. Hatta hep haklı olduklarına öylesine inanırlar ki, diğer insanların incinip üzülmeleri onlar için önemli değildir. Eğer günün birinde herhangi bir kişi ona haksızlığını hatırlatmaya kalkarsa sinir krizine girip yine bütün ilgiyi kendilerinde toplamayı başarıp, haksızlığı hatırlatan kişiyi de suçlu durumuna düşürmekte sakınca görmezler. İçinizden “benim de böyle tanıdıklarım var”; dediğinizi duyar gibiyim. Aslında bencillikleri onları öylesine sarmıştır ki, sadece konuşma ve şikayet etme hakkına kendilerinin sahip olduklarına inanırlar. Oysa çevrelerine bakmayı isteseler, birçok insanın sayısız sorunla boğuştuklarını görebilirler. İnsanlara iyilik yapmanın en iyi yolunun az şikayet edip diğer kişileri de dinlemeye çalışmak olduğunu göz ardı etmek, o kişiler için en kolay yöntemdir. Çevremizde mutlaka iyi ve anlayışlı insanlarda var. Ancak her geçen gün bencillerin sayısının arttığını düşünmeden duramıyorum.

Çevremizdeki bu tür insanların sayısını azaltmanın ve zamanında tavır almanın ruhumuza iyi geleceğine inanıyorum. Çünkü bu kişiler tavır görmedikleri sürece aynı davranışı sergilemekte ısrarcı olup, sakınca görmüyorlar. Sürekli konuşmaktansa iyilikleri paylaşmak ve insanları dinlemek üzerimize düşen insani görevimiz, belki güzel bir ruh gelip bizi sarmalar.

Bencilliği ön plana çıkaran kişilere bir Kızılderili efsanesini hatırlamak isterim. Efsaneye göre bir gün büyük bir ormanda yangın çıkar. Ormanda yaşayan bütün hayvanlar dehşet içinde ormandan çıkmak için kaçışırken, bir Jaguar, başının üstünden bir arı kuşunun geçtiğini görür. Ama kuş yangına doğru uçmaktadır. Jaguar, bir kaç dakika sonra aynı kuşun başının üzerinden bu sefer aksi yöne doğru uçtuğunu görür. Kuşun kısa bir süre sonra yine yangına doğru uçtuğunu gören Jaguar, dayanamayıp arı kuşuna sorar: “Ne yapıyorsun arı kuşu?” Kuş cevap verir: “Yangını söndürmek için göle gidiyorum ve gagamla su taşıyıp yangının üzerine döküyorum.” diye cevaplar. Jaguar: “Bu büyük yangını o küçücük gaganla taşıdığın suyla gerçekten söndüreceğine inanıyor musun?” Arı kuşu cevap verir: “Hayır, ben üzerime düşeni yapıyorum. Orman benim evim. Beni besliyor, bana ve aileme yuva oluyor. Ben onun bir parçasıyım ve orman da benim bir parçam. Yangını söndüremem ama, üzerime düşeni yapmak zorundayım.” Arı kuşunu dinleyen orman ruhları kuşun ormana olan bağlılığı üzerine harekete geçer. Mucizevi bir şekilde ormana sağanak yağmur gönderirler. Bu büyük sağanak yağmur ormandaki yangını söndürür.

İçinizdeki bencilliği ve çevrenizdeki bencil insanları azaltmanız dileğiyle, ruhunuz sağlıkla kalsın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu