CEVAPSIZ BİR SORU

Olmaz olur mu hiç, benim de bir zamanlar sevgilim oldu. Hatta bir değil birden fazla oldu.Her birini pek sevdim ama gerçek aşk pek az rastlanan bir şeydir.Nihayetinde kör olasıca aşka ben de tutuldum.Benim de ayaklarım yerden göğe yükseldi.Şimdi sen sorunca milattan önce yaşamışçasına uzak, aşk hikâyesinden çok efsaneye daha yakın geldi.Yok canım,ben o defteri çoktan kapadım.Zamanında armudun sapı üzümün çöpü diye diye rahatlığa alıştım.Belki bana inanmayacaksın ama evlenme teklifi bile aldım.Yerini hatırlayabilsem sana fotoğrafını gösterirdim.Kumral dalgalı saçları, kahverengi gözlerinin delici bakışları ve yapılı bir vücudu vardı.Yaşça benden epey büyüktü bıraktığı uzun,kızıla çalan sakalları onu olduğundan daha da yaşlı gösteriyordu.Kimi iri vücudunun yanında kuş kadar kaldığım için kimi yanımda babam gibi göründüğü için bu ilişkiye sıcak bakmıyordu.Biliyor musun ben bu eleştirileri bir kez olsun ciddiye almadım.Konuşkan,komik,bitmek nedir bilmez hayat enerjisinin altında kimselerin bilmediği bir keder gizlerdi.İlk evliliğini yaptıktan kısa bir süre sonra eşini kaybetmişti.Yok hayır daha önce başından evlilik geçmesini dert etmedim.

      O yaşlarda hep olduğu gibi bolca içki tüketen,kimseye zararı dokunmadan bir araya gelen arkadaş grubumuz vardı.Hemen bir ateş yakar etrafında daire oluşturarak otururduk.Biri elinde kadehiyle ortaya çıkar o an ne hissediyorsa söyler ya da anlatırdı.Çok geçmeden bir başkası elinde şarap şişesiyle ötekinin yanına gider bir yandan biten kadehi doldurur bir yandan da ona doğaçlama eşlik ederdi. Sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenirdik.Dans eder, şarkı söyler, sarılır çokça öpüşürdük.Uzatmayayım bir eylül akşamı bağ bozumu şenliklerine katılmıştık.Bilirsin bu şenlikler; üzüm hasadının yanı sıra bereketi,çoğalmayı,birlikte olmayı coşkuyla kutlamak içindir.Meydandaki kalabalık evlere çekilince hep birlikte kayalıklara inip ateş yaktık.Kiminde flüt kiminde gitar şarkılar şiirler derken bu kez ateşin ortasına o çıktı.Biri başında diğeri elinde asma yapraklarından taç vardı.Geceleri yatakta onun saçlarını okşarken sevdiğim bir ispanyolca şarkıyı mırıldanırdım.Gitardan onun melodisi gelmeye başlayınca bana doğru yürüyerek beni yerden kaldırdı.Elindeki tacı başıma yerleştirdikten sonra belime sarıldı ve dans etmeye başladık. Şarkı sona erdiğinde o beni uzun uzun öperken,biri “Haydi Tzara’nın şapkasında sıra ” dedi.Ah demek daha önce duymadın. Herkesin bir kelime veyahut bir cümle yazıp bir şapkanın içine koyduğu birinin de kağıtları rastgele çekip şiir tadında okuduğu bir oyundu.Fransız bir şair şiirlerini öyle yazarmış. Sonra ben de herkesle birlikte bir şeyler yazdım.Halbuki onlar bu oyunu gündüzden planlamış, benim yazdığım kağıt hariç hepsine “Benimle evlenir misin?”yazmışlar. Hasır şapkadan çekilen ilk kağıtta benim el yazımı okuyunca…

     Sonrası; hayatın kıyısında rüzgarın ürpertisi,dalgaların kayalıklarda çıkardığı şamarın yankısı ve ateşin karanlıkta yalpalayarak kayboluşuyla bir ömre sıkışan tek başınalık.
Bu hikayeyi daha önce dinleyen herkes gibi sen de önce şarkının ismini merak ettin.”Bésame,bésame mucho…como si fuera esta noche la iltúma vez (Öp beni,çok öp beni, bu gece son kez olduğu gibi)Bu yüzden kağıda ne yazdığım bir sır olarak kalacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçerik korunmaktadır !!