Çiftçi ‘hayati’ desteği bekliyor

Çiftçinin gübre, mazot ve ilaç gibi üretim giderlerinde yaşanan artışa karşın, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) 2024’ün Haziran ayında 1750 lira olarak açıkladığı buğday destekleme primleri, aradan 7 aylık bir süre geçmesine rağmen ödenmedi. Lalapaşa Ziraat Odası Başkanı Taner Öztürk, maliyetlerin artmasıyla üreticinin alacağı primlerin yüzde 25-30 oranında eridiğini ifade ederek; “Bu çiftçinin bir de yaşantısı var. Bu çiftçi; çocuk okutuyor, üzerine giyim alıyor, alışverişini yapıyor, günlük hayatını yaşıyor. Hayatını sürdürebilmesi için bu desteklere ihtiyacı var” dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) 2024’ün Haziran ayında 9250 lira olarak açıkladığı buğday alım fiyatıyla birlikte, üreticilere ödeneceği duyurulan 1750 liralık prim desteği, aradan 7 ay geçmesine karşın ödenmezken, gelinen noktada üreticinin en büyük gider kalemleri olan mazota yüzde 15, gübrede yüzde 48, ilaçta ise yüzde 20 ila 55 oranında artış yaşandı. Çiftçinin alacağı desteğin, enflasyonla birlikte artan gider kalemleri nedeniyle şimdiden yüzde 25-30 oranında eridiğini belirten Edirne’nin Lalapaşa Ziraat Odası Başkanı Taner Öztürk, TMO’nun 1750 liralık buğday prim desteğinin 7 ay geçmesine rağmen ödenmediğini ifade etti.
‘DESTEK PRİMİNDE YÜZDE 25 ORANINDA DEĞER DÜŞTÜ’
Ziraat odalarının maliyet hesaplarına göre bir ton buğdayın üretim maliyetinin 10 bin 500 lira olduğuna dikkat çeken Öztürk; “Bir seneki önceki primleri çiftçiler en geç eylül ayına kadar almışlardır. Ama bu zamana geldik hala bu primler alınmadı. Şunun bir karıştırılmaması gerekmektedir. Bu açıklanan şey destek değildir, primdir. Bunu ilk başladığı zaman o şekilde lanse etmişlerdir. Geçtiğimiz yılın ziraat odalarının maliyetine göre 10 bin 500 lira bir kilo buğdayın maliyeti açıklandığında devlet buna 9250 lira fiyat vermişti. Artı primle bunu da çiftçinin yaşam payı olarak vermişti. 2024 Haziran ayından beri mazotta artış yüzde 15, gübrede artış yüzde 48, ilaç artış oranları yüzde 20 ile 55 oranında gerçekleşmiştir. Ayrıca altı aylık enflasyon yüzde 22, son ocak ayının da enflasyon yüzde 5 artış olmuştu. Bu demektir ki ortalama çiftçinin alacağı bu parada yüzde yirmi beş oranında değer düşmüştür” şeklinde konuştu.
‘BU ERİME, ÇİFÇİNİN KENDİ YAŞANTISINDAN KESMESİ DEMEKTİR’
Öztürk, üreticilerin günlük hayatta birçok gideri olduğunu dile getirerek; “Bu çiftçinin bir de yaşantısı var arkadaşlar. Bu çiftçi; çocuk okutuyor, üzerine giyim alıyor, alışverişini yapıyor, günlük hayatını yaşıyor. Bu aldığı destek yani, hayatımı idame ettirmesi için verilen 1750 liranın şu ana kadar yüzde 25-30 arasında oranı bitmiştir. Bu ne demektir? Çocuğuna daha az para vermesi demektir, yaşantısının birbirinden kesmesi demektir, ailesine gelip şehirde lokantaya gitmemesi, sinemaya gitmemesi, başka kültürel faaliyetlerde bulunmaması demektir. Nüfusun azalmasının en büyük sebebi budur. Bugün gençler köyde kalmıyorsa, sosyal hayatlarını yaşayamamaktadır. Hayatını sürdürebilmesi için bu desteklere ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
‘ÇİFTÇİ GELECEĞİNİ GÖREMİYOR’
Destek ödemelerinin her yıl en geç Eylül ya da Ekim aylarında yapılması gerektiğine vurgu yapan Öztürk; “Desteklerin her zaman için Eylül ve Ekim ayında verilmesi lazım çiftçiye. Buğday üreticisine de, herkese. O zaman verdiği zaman işte çiftçi o parayı kullanır. Zaten çiftçinin şu anda en büyük düşmanı, en büyük uğraştığı şey iklim değişikliği. Bakın Şubat ayının ortasındayız, ne olacağı belli değil. Çok az yağış düştü. Gübreyi attı insanlar, erise bile çalışmıyor. Eğer bu yağışlar gelmezse yarın nisan ayı geldiğinde bu topraktaki nem iki günde biter. Çiftçi zaten geleceğini, önünü göremiyor. Ne biçeceğini bilmiyor” diye konuştu.
‘HAYAT ŞARTLARI YÜKSELMEDİKÇE GENÇ NÜFUSU KÖYDE TUTAMAYIZ’
Öztürk, genç neslin, para kazanamayacağını düşündüğü için hayvancılığı da bıraktığına dikkat çekerek; “Çocuk elde kalan paraya bakıyor. Ondan sonra köy kahvesinde oturuyor, kaldırıyor kafayı, asmanın yapraklarına bakıyor. Ulan diyor ben bu asmanın yapraklarını mı seyredeceğim hayatım boyunca. Giderim zor şartlarda da olsa, az parayla da olsa, asgari ücretle şehirde yaşarım. Bunun sonucunda ne oluyor gençler kalmayınca? Tarımı bir şekilde yapıyoruz fakat hayvancılığı yapamıyoruz. Genç nüfus olmadığı zaman hayvancılık olmaz. Bugün ne yapıyoruz? Hayvancılık olmayınca sağda solda haritada yerini bilmediğimiz yerlerden hayvanı ithal etmeye kalkıyoruz. Dün rakamlar açıklandı TÜİK, 17 milyon büyükbaş, 50 milyon küçükbaş varmış. Artış oranı iki nokta küsürlü küçükbaşta, büyükbaşta dört nokta sekiz yanılmıyorsam. Bu artış yeterli mi? Nüfus artışına göre yeterli değil. Bu artışı sağlamamız için genç nüfusa, genç nüfusu köyde tutmak için de hayat şartlarının yükselmesi lazım. Hayat şartlarını yükseltmediğimiz sürece bu gençleri köyde tutamayız. Bunun da desteklerin doğru yerde, doğru zamanda verilmesi gerekir” dedi.
Adem Batuhan SEVER