Edirne Kırmızısı artık enstrümanlarda!
Avrupa ülkelerine, 17 ve 18’inci yüzyılda sıkça ihraç edilen ve formülünün Edirne boyacıları tarafından sır olarak saklandığı Edirne Kırmızısı’na ve doğal bitkisel boyalara yönelik 2’nci Uluslararası Edirne Kırmızısı Sempozyumu’nun, dün Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde açılış oturumu gerçekleştirildi. Açılış oturumunda Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencileri tarafından katılımcılara sunulan dinletide kullanılan enstrümanların Edirne Kırmızı’na boyanmış olması damga vurdu.
17 ve 18’inci yüzyıllarda Edirne’de rubia tinctorum yani kök boya bitkisinden oldukça sık yetiştirilip Avrupa’nın çeşitli bölgelerine ihraç edilen kırmızı rengin formülünün, Edirne boyacıları tarafından gizli tutulması sebebiyle Avrupa’da Türk Kırmızısı veya Edirne Kırmızısı olarak adlandırılan renk için, Trakya Üniversitesi öncülüğünde bu yıl 2’nci Uluslararası Edirne Kırmızısı Sempozyumu gerçekleştiriliyor. Edirne Kırmızısı’nın tarihi, endüstrisi, tarımsal boyutu, ticareti gibi konuların ele alındığı sempozyum, dün Balkan Kongre Merkezi’nde açılış oturumu ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan açılış oturumu, Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencileri tarafından Edirne Kırmızısı’na boyanmış enstrümanlarıyla çaldıkları dinletiyle devam etti.
“ÜNİVERSİTELER, ŞEHİRLERİNİN DEĞERLERİNİ ORTAYA ÇIKARAN VE BUNLARI GÖSTEREN KURUMLAR OLMALI”
Oturumda açılış konuşması yapan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Edirne Kırmızısı’nın günümüzde gün yüzüne çıkmasının sebebini Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Orkun Akman’ın araştırmaları olduğunu dile getirdi. Rektör Tabakoğlu; “Edirne Kırmızısı öyküsünün günümüze kalan kısmı, Orkun Akman’la başlıyor. Edirne Kırmızısı diye muhteşem bir kitabın varlığını öğreniyor ve peşine düşüyor. Bir Amerikan kütüphanesinden Edirne’ye getirtmesiyle hikaye yeniden başlıyor. ‘Nedir bu kırmızı’ diye bakıldığında, o kırmızın muhteşem Osmanlı motiflerinin varlığını ve bunların üretildiği bir müzenin var olduğu ortaya çıkıyor. Sevgili Orkun peşini bırakmıyor, buradan bir de yüksek lisans yapıyor. Sonradan üniversitemizde bir bilimsel kongre kurduk. İçinde eczacısı, tarımın, turizmin olduğu çok yönlü bir ekiple, ‘Nasıl Edirne Kırmızısı’nı gündeme getirebiliriz’ diye bir çalışmalara başladık. Sevgili Prof. Dr. Mustafa Tan hocamızın, üniversitemize gelişiyle birlikte ayrı bir ivme kazandı. Çünkü bu bitkiyi bulup ektik. TUBİTAK çalışmaları yaptık. Değerli tarım enstitümüzden, sevgili müdürümüzün desteğiyle, ilimizin diğer kuruluşlarıyla da beraber bir faaliyet içerisine girdik. Küçük küçük faaliyetler, bugün büyük bir sempozyuma dönüştü. 7 farklı ülkeden, 62 katılımcının, 46 bildirisi olacak. Üniversiteler, şehirlerinin değerlerini ortaya çıkaran ve bunları gösteren kurumlar olmalı. Biz de çok şanslıyız, gerçekten çok fazla değerimiz var” dedi.
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Adnan Tülek, yaptığı açılış konuşmasında Edirne Kırmızısı’nın olmasını sağlayan rubia tinctorum bitkisi hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Tülek; “Bitkilerden elde edilen doğal boyalar, eski dönemlerden beri tekstilde, dokumacılıkta kullanılmış, gıda sanayisinin gelişmesiyle resimde ve diğer uygulamalarda kullanılmaya başlanmıştır. Her alanda doğal ürünlerin popüler olmaya başlaması gibi, doğal boyalar ve doğal boyamacılık da önem kazanmaya ve popüler olmaya başlamıştır. Edirne Kırmızısı renginin oluşmasını sağlayan doğal maddeler, rubia tinctorum bitkisinin köklerinden elde edilmekte ve bu nedenle bu bitki çoğu zaman Kökboyası olarak adlandırılmaktadır” şeklinde konuştu.
“EDİRNE KIRMIZISI YAŞAM EĞRİSİNDE, GİRİŞTE DEĞİL, GELİŞME BÖLÜMÜNDE”
Açılış konuşmalarının ardından da Sempozyumu yöneten Trakya Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Gönenç Güler; “Burada aslında bir ürünün, yaşam eğrisinin en önemli noktasında olduğu, Edirne Kırmızısı yaşam eğrisinde, girişte değil, gelişme bölümünde. Bunu hem sosyal alanda hem kültürel alanda hem de akademik alanda gözlemliyoruz. Herkesin bunu sahiplenerek ileri götürmesi açısından hem de bizim açımızdan çok önemli” diyerek Uluslararası 2’nci Edirne Kırmızısı Sempozyumu oturumunu başlattı.
“TÜRKİYE, EDİRNE KIRMIZISI’NA SAHİP ÇIKMIŞTIR”
Sempozyumda sunum gerçekleştiren İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Prof. Dr. Recep Karadağ, Edirne Kırmızısı’nın önceki adının Türk Kırmızısı olduğunu ancak insanların Edirne Kırmızısı’na daha çok sahip çıktığını ifade etti. Prof. Dr. Karadağ; “Buraya 7 yıl önce ilk geldiğimde yeni başlatmıştık ve ben hem Türk Kırmızısı olarak, literatürlerde Türk Kırmızısı, buna paralel olarak da parantez içerisinde; Edirne Kırmızısı olarak geçiyordu. Ama şimdi görüyorum ki Türk Kırmızısı hiç konuşulmuyor, yalnızca Edirne Kırmızısı gerçekten, bırakın Edirne’yi Türkiye’nin her tarafında Edirne Kırmızısı olarak adlandırılmaya başlandı. Gerçekten Türkiye, Edirne Kırmızısı’na sahip çıkmıştır” diye konuştu.
“KIRMIZI CESARETTİR, ATEŞTİR, KANDIR”
Kırmızı rengin ilk olarak 27 bin yıl önce kullanıldığını belirten Prof. Dr. Karadağ, Edirne Kırmızısı’nın ticari bir hale gelmesi gerektiğinin altını çizdi. “Kırmızı aslında dünyada en fazla kullanılan renktir. Tarihsel anlamda, 27 bin önceden beri kırmızıdan bahsedilir. Kırmızı, birçok alanda bütün renklerden daha fazla yer tutar. Tabi kırmızıya yüklenen bir sürü açılımlar da vardır. Kırmızı cesarettir, ateştir, kandır. Dolayısıyla kırmızı dünyadaki en çok ilgi gören renklerden birisidir. Milattan önce bütün renkler kullanılmaya başlanmış ama boyamaya gelindiği zaman pamuk kumaşının, elyafının kök boyayla, farklı bir metotla boyanmasıyla elde edilen kırmızıya, Türk Kırmızısı ya da Edirne Kırmızısı denir. Bakıldığında kök boyada bitkinin kökleri kullanılır ve buradan elde edilen boyamaya da bütün doğal boyamaların temeli olan boyalara da biz kök boya deriz. Yani kök boya aslında kırmızının adı ve böylece bütün öteki renk doğal boyaların da önüne geçmiş oluyor. Dolayısıyla Türkiye’de çok önemli olan 3 tane merkez vardır. Bunlardan birisi Edirne, diğerleri Bursa ve İzmir’dir. Türk Kırmızı’na baktığınız zaman orijinal reçetesinde 38 basamaktan ibarettir. Haftalarca, aylarca süren çalışma. Ama bugünkü koşullara baktığınızda bunun sürdürülebilir olması mümkün değil. Çünkü ticaret haline getirilmesi lazım, günümüzün koşulları artık ticari alana doğdu yönelmiştir. Bu nedenle Türk Kırmızısı ile ilgili patent alınmıştır. O patent de bana aittir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Recep Karadağ’ın sunumunun yanı sıra, sempozyuma online bir şekilde bağlanan Selanik Aristoteles Üniversitesi’nden Prof. Dr. Iannis Karapanagiotis de slayt aracılığı ile sunumu katılımcılar ile paylaşmasıyla. Uluslararası 2’nci Edirne Sempozyumu’nun açılış oturumu sona erdi.
Oturumun ardından içerisinde, Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği (EFOD) tarafından hazırlanan “Kırmızı” isimli fotoğraf sergisinin yanı sıra, tablolar, çiniler, doğal kırmızı boyalı kumaşlar, kozmetik ürünleri ve kırmızı elbiselerden oluşan sanat sergisi ve stantlar katılımcıların beğenisine sunuldu. Yerli ve yurt dışından akademisyenlerin sunum gerçekleştireceği sempozyum kapsamında, 4 Ekim tarihinde kök boya bitkisi hasadı gerçekleştirilecek. 2’nci Uluslararası Edirne Kırmızısı Sempozyumu 5 Ekim tarihinde sona erecek. Adem Batuhan SEVER