Eryılmaz; ‘Türkiye’nin yapı stoku bir an önce çıkarılmalı’

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Eren Eryılmaz, Konya’nın Selçuklu ilçesinde geçtiğimiz günlerde çöken Taşoluk Apartmanı’nın, 1999 öncesi inşa edildiği, belirtilen 4 katlı yığma binanın iskanının alınmış olduğu ve o tarihlerdeki inşaat tekniği ve yönetmeliklere göre yapıldığına dikkat çekti. Son yaşanan çökme olayının, bir kez daha Türkiye’nin yapı stoku envanterinin çıkarılması gerektiğini ortaya koyduğunun altını çizen Eryılmaz; “Bir an önce mevcut tüm binalarımızın, periyodik olarak teknik incelemeye tabii tutulması ve ülke genelinde yapı envanterlerinin acilen çıkarılması gerekmektedir. Zayıf kat olarak adlandırılan bütünlüğü bozan tüm oluşumlara müsaade edilmemelidir” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Eren Eryılmaz, yapı stoku envanterinin çıkarılması ve 25 Ocak 2025 Cumartesi günü Konya’nın Selçuklu ilçesinde çöken Taşoluk Apartmanı ile ilgili basın açıklaması yaptı.  

Türkiye’nin dünyanın en önemli deprem kuşaklarının birisinin üzerinde bulunduğuna dikkat çeken Eryılmaz, ülkenin yüzde 66’sının 1 ve 2’nci derece deprem bölgesi içerisinde kaldığının altını çizdi. Eryılmaz; “Ülkemiz dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri üzerinde bulunmakta olup, yüz ölçümüzün %66’sı 1ve 2.derece deprem bölgesi içinde kalmaktadır. Bu gerçeklik karşısında, görüldüğü üzere topraklarımızın ve nüfusumuzun büyük bir bölümü deprem tehlikesi altındadır. Ülkemiz son 24 yılda yıkıcılığı çok yüksek olan başta, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi olmak üzere, 12 Kasım Düzce Depremi, 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi, 23 Ekim -9 Kasım 2011 Van Depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice Depremi, 30 Ekim 2020 İzmir Depremi ve son olarak en ağır yıkımı yaşadığımız 6 Şubat 2023 Maraş Depremleri yaşanmıştır. 1999 depreminde yaşanan yıkım sonrasında ise denetim ve uygulamadaki yetersizlikler kanun koyucular tarafından da kabul edilerek, mevzuatta büyük değişikliklere gidilmiştir. 2007 ve 2018 tarihlerinde deprem yönetmeliklerinin yayınlanmasından sonra bu süreçte bina yapımına ilişkin olarak, TSE şartnamesinde de değişiklikler yapılmıştır .2001 yılında 4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında kanun 2012 yılında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki kanun yürürlüğe alınarak, 3194 sayılı İmar kanununda da yapı üretim sürecine ilişkin yeni düzenlemelere gidilmiştir. Söz konusu mevzuat değişikliklerinin tamamı, yapı güvenliğini arttırıcı tedbirler içermekte olup, ilgili idarelere de gerekli denetimleri yaparak, bu tedbirlerin alınması, gerekli işlemlerde bulunulması ve mevzuatın hayata geçirilmesinin sağlanması görevini vermiştir” dedi.

‘RİSK DURUMUNA GÖRE YAPI ENVANTERİ ÇIKARILMALI’

Türkiye’deki 10 milyonluk yapı stokunun 6-7 milyonunun riskli yapı statüsünde olduğuna dikkat çeken Eryılmaz; “Bu görevlerin yerine getirilmesi için öncelikle ülkemizdeki mevcut yapı stokunun risk durumuna ilişkin yapı envanteri çıkarılmasının gerekli olduğu, ortaya konulmuş olmasına rağmen günümüze kadar ayrıntılı bir yapı stoku envanteri çıkarılarak bilgileri kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Mevcut yapı stokunun durumuna ilişkin bilgi ise resmi olarak sadece, TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunca hazırlanan Temmuz 2021 tarihli raporunda yer almakta olup raporda; Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının, riskli yapı statüsünde olduğu belirtilmiştir. Yine son 20 yılda 6 imar affı yasası çıkarılarak mevzuata aykırı eklentiler veya değişiklikler, gerekli tedbirler alınmadan kâğıt üstünde yasal hale getirilmiştir, yasalara aykırı olarak üretilen yapıların, İmar Aflarına dayandırılarak bağışlanması ile kaçak yapıların, yasallaşması sağlanmış, ancak imar affından yararlanan binalara ve bu binaların mevcut durumlarına ilişkin bilgiler kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Ülkemizdeki mevcut yapıların çoğunluğu (Betonarme Konut Yapı Stokunun 3/2’si olduğu tahmin edilmektedir.)1975 Deprem Yönetmeliğine göre projelendirilmiş ve inşaa edilmiştir. Ancak idareler tarafından bu yapıların deprem güvenliği açısından büyük öneme sahip, yukarıda belirtilen mevzuat değişiklikler çerçevesinde, gerekli kontrol ve denetimler yapılmamış, gerekli tedbirler alınmamıştır” şeklinde konuştu.

‘YAPI STATİĞİNİN ETKİLEYEN TADİLATLARA TEDBİR ALINMIYOR’

Eryılmaz, yapılarda şahıslarca yapılan pek çok tadilat, genişletme ve kolon kiriş perde kesme işlemine yönelik tedbir alınmadığını belirterek; “Ayrıca yapılar kullanım aşamasında idarece herhangi bir denetimden geçmemekte, yapı statiğini etkileyecek müdahaleler ancak görünür düzeyde ve herhangi bir şikayete konu olmuş ise, idari işleme tabii tutulmaktadır. Yapıların büyük çoğunluğunda yapı statiğini olumsuz yönde etkileyecek boyutlarda pek çok tadilat yapıldığı, kamuoyunca ve idarece bilinmesine rağmen şikayet edilmeyen ve görünür olmayan tadilat, genişletme, kolon kiriş perde kesme gibi yapısal sistem müdahaleleri konusunda herhangi bir tedbir alınmamaktadır. Yapılarda kullanım ömrü boyunca değişen ihtiyaç ve beklentiler nedeni ile yapılan tadilatların etkileri de dikkate alındığında, binaların düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerekliliği açıktır. Özellikle deprem bölgelerinde yer alan ve büyüklükleri değişen depremlere birden fazla maruz kalmış binaların dayanımlarında da düşüş olma ihtimali çok yüksektir. Kontrol sorumluluğunun ise ilgili idarelerin yetkisi altında olduğundan, hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Bu konunun aciliyeti ve önemi nedeni ile, İnşaat Mühendisleri Odamız; Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göndermiş olduğu 23.12.2024 tarihli yazısı ile belirtilen bu hususlarla ilgili olarak acilen gereğinin yapılmasını istemiştir” diye konuştu.

‘MEVCUT TÜM BİNALAR, PERİYODİK OLARAK İNCELENMELİ’

Geçtiğimiz günlerde Konya’nın Selçuklu İlçesinde çöken, 4 katlı Taşoluk apartmanının 1999 yılı öncesinde inşa edildiğine dikkat çeken Eryılmaz; “Ne yazık ki yukarıda belirtilen hususlara acı bir örnek olarak 25.01.2025 tarihinde Konya’nın Selçuklu İlçesinde, 4 katlı Taşoluk Apt. sebebi henüz araştırma aşamasında olan nedenlerden dolayı çökmüş ve maalesef 2 vatandaşımız enkaz altında kalarak hayatını kaybetmiştir. Bu konu ile ilgili olarak İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesinin yapmış olduğu 27.01.2025 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasına göre; söz konusu çöken binanın toplam 4 katlı ve yığma taşıyıcı sistemli bir bina olduğu, zemin katının dükkan diğer 3 katı ise konut olarak kullanıldığı, yapıda tadilat konulu bir müdahalenin yapılıp yapılmadığının, düzenlenecek teknik rapor sonucunda açığa kavuşacağı belirtilmiştir.1999 öncesi inşa edildiği belirtilen 4 katlı yığma binanın iskanının alınmış olduğu ve o tarihlerdeki inşaat tekniği ve yönetmeliklere göre söz konusu yapının inşa edildiği bilgisi verilmiştir. Bu sebeple bir an önce mevcut tüm binalarımızın, periyodik olarak teknik incelemeye tabii tutulması ve ülke genelinde yapı envanterlerinin acilen çıkarılması gerekmektedir. Zayıf kat olarak adlandırılan bütünlüğü bozan tüm oluşumlara müsaade edilmemelidir” ifadelerini kullandı.

Eryılmaz, açıklamasını şu şekilde tamamladı; “İnşaat mühendisleri odası olarak sorumluluğumuz gereği, depremlerin ülkemiz için yeniden bir felakete dönüşmemesi için, vatandaşlarımızın yaşam haklarının korunması konusunda, idarelerin kamusal ve anayasal gereği mevcut yapıların deprem performansının değerlendirilmesi, yapıların güvenlik iyileştirmesinin yapılması ve yapıların kullanım boyunca düzenli kontrollerin sağlanması hususlarının önemini kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız.”

Haber Merkezi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu