İsrail ve teröre karşı “Sessiz Yürüyüş”
Selimiye meydanında bir araya gelen Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ve sağlık çalışanları İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve teröre karşı Saraçlar Caddesi’ne kadar “Sessiz Yürüyüş” gerçekleştirdiler.
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi mğrencileri ve sağlık çalışanları İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınamak ve teröre karşı “Sessiz Yürüyüş” gerçekleştirdiler. Selimiye meydanında oluşturulan kortej, sessiz bir şekilde Saraçlar Caddesi’ne kadar yürüdü.
“ÖFKEMİZE ÖFKE, ACIMIZA ACI EKLENDİ”
Yürüyüşün ardından katılımcılar adına Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi Muammer Morkoç tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Konuşmasına, Irak’ın kuzeyinde Pençe Kilit Harekatı bölgesinde bölücü terör örgütü mensuplarının saldırıları sonucu şehit edilen 12 Mehmetçiği anarak başlayan Morkoç; “Gazze’deki katliamlar hız kesmeden devam ederken, maalesef geçtiğimiz hafta Siyonizmin ve ABD’nin ülkemizdeki maşaları olan terör örgütleri, alçak saldırıları ile, Afyonkarahisarlı Piyade Teğmen Ramazan Günay, Denizli’den Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan, Gümüşhaneli Piyade Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı, Tokatlı Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca, Malatya’dan Piyade Sözleşmeli Er Emre Taşkın, Piyade Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu, Gaziantep’li Piyade Uzman Çavuş Abdulkadir İyem, Kırıkkaleli Piyade Sözleşmeli Er Semih Yılmaz, Yozgatlı Piyade Uzman Çavuş Ahmet Arslan, Elazığ’dan Piyade Sözleşmeli Er Kemal Aslan, Manisa’dan Piyade Sözleşmeli Er Enis Budak, Mardin’den Piyade Sözleşmeli Er Cebrail Dündar. 12 kahraman askerimizi şehit ettiler. Öfkemize öfke, acımıza acı eklendi. Bu hain saldırılar siyonist işgalcilerin uzun vadedeki emellerinin Anadolu topraklarımız olduğunu bir kez daha hatırlattı ve Kudüs davasının yalnızca Filistinlilerin değil her Müslüman’ın derdi olması gerektiğini tekrar ispat etti. Sözde İsrail devletinin bayrağındaki iki mavi çizgi Fırat ve Nil nehirlerini temsil etmekte, bu iki nehir arasındaki topraklarda kurulacak büyük bir devletin hayali ile yaşamaktadırlar. Vatanımıza yönelik terör faaliyetlerini de bu hayal ile desteklemektedirler. Buradan belirtiyoruz ki Fırat ve Nil zalimlere ve işgalcilere, boğuldukları mezardan başka bir şey olmayacaktır” dedi.
“GAZZE’DEKİ 35 HASTANENİN 26’SI ŞU ANDA HİZMET DIŞI”
Filistinli 9 bin çocuğun öldürüldüğüne dikkat çeken Morkoç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Gündemden düşürülmeye çalışılsa da, kimileri için sıradan hâle gelse de Gazze’de ambargo ve katliamlar hız kesmeden devam ediyor. Bizler de ilk günkü öfke ve acı ile sözün tükendiği yerde, sessiz yürüyüşümüz ile farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz. İsrail, 7 Ekim’den bu yana onlarca doktoru tutukladı, onlarcasının ise nerede olduğu hâlâ bilinmiyor. Gazze Şehri’nin ana hastanesi olan Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım’dan bu yana İsrail tarafından tutuklu bulunuyor. Toplam sayısı 54 olan pek çok kıdemli doktor, neredeyse 1 aydır hiçbir suçlama olmaksızın İsrail ordusu tarafından gözaltında tutulmaya devam ediyor ve kimse onların nerede olduğunu bilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devletimize sesleniyoruz: Tutuklu meslektaşlarımızı güvenli bir şekilde teslim almak ve onları özgür görmek istiyoruz. Gazze’deki 53 sağlık merkezi ve 35 hastanenin 26’sı şu anda hizmet dışı. Kalan 9 hastane ise yalnızca kısmen işlevsel durumda. Bu hastaneler aynı zamanda ülke içinde yerinden edilmiş binlerce kişiye de barınak sağlıyor
“MASUM İNSANLARIN YÖNLENDİRİLDİĞİ GAZZE’NİN GÜNEYİNDEKİ HASTANELERE SALDIRILAR VE ABLUKA BAŞLADI”
Rantisi Çocuk Hastanesi bombalandı. El-Naser Çocuk Hastanesi bombalandı. Gazze’nin tek göz hastanesi bombalandı. Gazze’nin tek Ruh Sağlığı Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi’nin hemen yanındaki üst düzey sağlık tesisi bombalandı. El-Durra Çocuk Hastanesi 12 Ekim’de yasaklı beyaz fosforla hedef alındı. Şu anda kuzeyde faaliyet gösteren tek hastane olan Endonezya Hastanesi, bombalanırken hâlâ hastaları tedavi etmeye çalışıyor. Şifa Hastanesi bombalandı. Gazze’deki iki tıp fakültesi ve Gazze İslam Üniversitesi bombalandı. El-Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi bombalandı. Sınır Tanımayan Doktorlar ambulans konvoyu bombalandı. Kızıl Haç Ambulans konvoyları bombalandı. Son günlerde de güvenli bölge denilerek yerinden edilen masum insanların yönlendirildiği Gazze’nin güneyindeki hastanelere saldırılar ve abluka başlamıştır.
“İNSAN OLMAK, YARDIMA İHTİYACI OLANA EL UZATMAK İÇİN YETERLİDİR”
Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devletimize sesleniyoruz: Kalan hastane ve tıp merkezlerinin güvenliğinin ve ihtiyaçlarının karşılanmasını ve yıkılan hastanelerin en kısa sürede yeniden yapılmasını talep ediyoruz. Doktorlar ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir. Peki, Gazze’deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Gazze’de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok. Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi? İnsanlığın dini, ırkı, dili, rengi olmaz. İnsan olmak, yardıma ihtiyacı olana el uzatmak için yeterlidir.
“YÜRÜYÜŞÜMÜZ, DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE TERÖR, SOYKIRIM VE İŞGALİ KABUL ETMEDİĞİMİZİN BEYANIDIR”
80 gündür susan dünya 2 milyon Filistin halkının, 9 bin çocuk şehidin, 55 bin yaralının ahıyla nasıl ayakta duracak? Bu sorulara verecek cevabı olmayan, asla bu yaşananları kabul etmeyen ve hayatın normalleşmesine göz yummayan Hekimler ve Sağlık Çalışanları olarak yine ayaktayız ve artık harekete geçilmesini talep ediyoruz. Yaralıların acilen tahliye edilmesi, yardım tırlarının Gazze’ye girişinin sağlanması için Refah Sınır Kapısı’nın acilen açılmasını talep ediyoruz. Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır. Ülkemizde geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarında şehit olan askerlerimizin ailelerine tekrar baş sağlığı ve sabır diliyoruz. İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz. Kanıksamayacağız. Normalleştirmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız.” Adem Batuhan SEVER