KESK’ten duygulu deprem açıklaması
KESK’e bağlı sendikaların Edirne Şubeleri, Kahramanmaraş merkezli ve çevre 10 ili de etkileyen 6 Şubat depremlerine yönelik basın açıklaması gerçekleştirdiler. SES Edirne Şube Başkanı Filiz Çakar, açıklamayı yapmak üzereyken göz yaşlarına hakim olamadı. Açıklamayı BES Edirne Şube Başkanı Emre Sarı devam ettirdi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendikaların Edirne Şubelerince, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli ve çevre 10 ili de etkileyen deprem felaketine yönelik KESK Edirne Şube binasında basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklaması öncesinde sendika üyeleri tarafından depremde hayatını kaybeden vatandaşların anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Devamında KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Edirne Şube Başkanı Filiz Çakar, basın açıklamasını okumaya başlayacakken göz yaşlarına hakim olamayarak, açıklamayı tamamlayamadı. Açıklamaya Bürö Emekçileri Sendikası (BES) Edirne Şube Başkanı Emre Sarı devam etti.
“NE ACIMIZ NE DE ÖFKEMİZ DİNDİ”
Açıklamanın başında deprem felaketinden yana duyulan üzüntünün halen taze olduğunu dile getiren Sarı; “Takvimler bugün 6 Şubatı, bir yıl önce hepimizi yasa boğan bir acıyı gösteriyor. Ne yazık ki yaşadığımız bu coğrafyanın tarihi her zaman acıların, yıkımların, felaketlerin tarihi oldu. Çokça çile çektik. Acının merkez üssü; 1999’da Gölcük ve Düzce, 2003’te Bingöl, 2011’de Van, 2020’de İzmir Seferihisar oldu. Bundan bir yıl önce, 6 Şubat 2023 ise hepimizin yüreğine kordan bir ateş düştü. Sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık, yıkıldık. Yaşadığımız felaketi anlatmaya sözcüklerin yetmediği günler, aylar yaşadık. Haftalarca ‘Ben iyiyim ama’ diye başlayıp gerisi boğazımızda düğümlenen cümleler kurduk. Hepimizin yüreği yandı. Bir yıldır adeta yüreğimize saplanan onlarca kara saplı bıçakla yaşıyoruz. Aradan bir yıl geçse de ne yasımız bitti. Ne acımız ne de öfkemiz dindi” dedi.
‘6 ŞUBAT, DEVLET ORGANİZASYONUNUN ALTIMIZDAN DAHA ÇÜRÜK OLDUĞUNU GÖSTERDİ’
Deprem felaketleri yaşanmadan önce bilim insanları tarafından defalarca uyarılarda bulunulduğunu kaydeden Sarı; “Bu ülkede onlarca deprem, yıkım, felaket yaşadık. Ama hepimiz biliyoruz ki bunlar yaşanmadan yıllar önce bilim insanları, meslek odaları defalarca kez uyarıda bulundu, raporlar hazırladı. Sadece bilim insanlarının, meslek odalarının değil, devletin hazırladığı resmi raporlarda da hep aynı şeylerin altı çizildi. Hatırlayalım, on binlerce sayfalık o raporlarda ne denildi? ‘Deprem öngörülemez, bilinemez bir doğa olayı değil. Bu ülkenin bir gerçeği’ denildi. ‘Deprem kaçınılmaz. Ancak depremin ağır sonuçlarından kaçınmak mümkün’ denildi. ‘Depremin ağır sonuçlarından kaçınmak için gerekli bilgimiz, insan kaynağımız, hukukumuz, kurumsal yapılarımız var. Yeter ki bunları işlevli hale getirelim, gecikmeden derhal önlem alalım’ denildi. 6 Şubat depreminden bir buçuk yıl önce Temmuz 2021’de TBMM Araştırma Komisyonunca hazırlanan resmi raporda da tüm bunlar bir daha tekrar edildi. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler ne yaptı? Her seferinde ‘duymadım, görmedim, bilmiyorum’ diyerek üç maymunu oynadılar. Dolayısıyla sadece 6 Şubat depreminin değil, yaşadığımız her felaketin ağır sonuçlarına adeta davetiye çıkardılar. 1999 Marmara depreminin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ‘Altımız çürüktür, ama yine de bu altın üstünde yaşamaya mecburuz. Bu depremden çok şey öğrendik.’ Demişti. 24 yıl sonra gerçekleşen 6 Şubat depremi ise üstümüzün yani mevcut devlet organizasyonunun altımızdan çok daha çürük olduğunu gösterdi” şeklinde konuştu.
‘YIKIMIN SORUMLUSU, HIRSI BESLEYEN VE BÜYÜTENLERDİR’
Aynı şiddetteki depremlerin Japonya’da yıkım ve ölüm yaratmadığına dikkat çeken Sarı; “Japonya’da yaşandığında can kaybı üç beş kişiyi geçmeyen bir deprem biz de on binlerce vatandaşı hayatından eden, kentleri yerle bir eden bir felakete dönüşmüştür. Oysa bir yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır. Bu büyük yıkımın tek sorumluluğu sadece kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlere de yıkılamaz. Çünkü asıl sorumlu bu hırsı besleyen, büyütenlerdir. Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa eden ve bu sistemi her gün yeniden yeniden üreten, hukuksuzluktan beslenen köhne düzenin sahipleridir. Doğru kuralı koysa dahi imar afları gibi garabetlerle bunu bile işlemez hale getirenlerdir. Devletteki neo liberal dönüşüm politikalarının, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının, özelleştirmelerin, devletin bir Anonim Şirket gibi yönetilmesinin, iktidarın devleti adeta inşaat şirketlerine teslim etmesinin, denetimsizliğin, kamuya ve yatırımlara yeterince bütçe ayrılmamasının faturası 6 Şubat depremi ile başta hayatını kaybeden vatandaşlarımız olmak üzere halka, depremzedelere yıkılmıştır” diye konuştu.
‘BİR DEĞİL, YÜZ YIL GEÇSE DE YAŞADIĞIMIZ ACILARI BİZE REVA GÖRENLERİ UNUTMAYACAĞIZ’
Sarı, açıklamasına şu şekilde devam etti; “Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık. Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık. KESK olarak yüzlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil muhalefet partilerinin, STK’ların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık. Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık. Aradan bir değil, yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız
‘ARADAN GEÇEN 1 YILA RAĞMEN TEK BİR ÇİVİNİN ÇAKILMADIĞI YERLER VAR’
Depremden sonra Milli Dayanışma Paketi çıkardınız. Halktan alınan KDV, ÖTV. Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi vergiler fahiş oranda artırdınız. Yetmedi. 2023 Temmuz’unda 762 milyar lirası depremle ilgili harcamalara ayrılmak üzere 1 Trilyon 120 Milyarlık Ek bütçe yaptınız. Bu da yetmedi. 2024 bütçesinde yine halktan, çalışanlardan alınan vergiler bir yıl öncesine göre ikiye katladınız. Ama aradan geçen bir yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu. Milyonlarca insan adeta konteyner kente, çadır kente dönüşmüş şehirlerde kaderin terk edilmiş durumda. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor. Soruyoruz: Nereye gitti bizlerden topladığınız vergiler? Topladığınız vergileri depremzedenin yaraları sarmak yerine kime, kimlere harcadınız?
‘BU BOZUK DEPREMDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ’
Son söz olarak buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm halkımıza sesleniyoruz. Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzen bizim düzenimiz değildir. Bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz.” Adem Batuhan SEVER