Marmara depreminde ‘İstanbul’ algısı

Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleşecek olası bir depremin, sadece İstanbul’u değil, bölgede bulunan 11 ili etkileyeceğine dikkat çeken Jeofizik mühendisi ve deprem bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, söz konusu fay hattının 7 ve üzeri deprem oluşturma riskinin bulunduğuna vurgu yaptı. Eyidoğan; “Konuşmalarda İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama topluma şunu aksettirmek isterim; bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı. Baktığımız zaman Marmara coğrafyasında şu anda 11 il sayabilirim büyük bir depremde etkilenecek” dedi.
Edirne’de Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Edirne Afetlere Hazırlık Çalıştayı’na katılan Jeofizik mühendisi ve deprem bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, gerçekleşmesi olası Marmara depremine yönelik açıklamalarda bulundu.
‘BİR BEKA SORUNU HALİNE GELEBİLİR’
Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7 ve üzeri büyüklükteki bir depremde sadece İstanbul’un değil, toplam 11 ilin etkileneceğine dikkat çeken Prof. Dr. Eyidoğan; “Marmara Denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil, Marmara’daki 11 il etkilenecek. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’de etkilenecek. Marmara denizine kıyıları olan şehirler etkilenecek. Marmara bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor, bunun büyük çoğunluğu İstanbul’da. Dolayısıyla 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açabilir. Çünkü Marmara Bölgesinin gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 50 civarındadır. Bu aynı zamanda ülke ekonomisi içinde büyük sorun teşkil eder, bir beka sorunu haline gelebilir” şeklinde konuştu.
‘DİĞER İLLER DE İSTANBUL KADAR ETKİLENECEK’
Eyidoğan, Marmara’nın kayıtlı 2 bin yıllık deprem tarihi olduğunun altını çizerek “Son yaşadığımız 6 Şubat 2023 depremi bölge depremiydi ve 7.8 ve 7.5 büyüklüğünde deprem oluşturdu. Marmara için de 7 ve daha büyük bir deprem beklentisi yıllardır konuşuluyor. Bu konuyla ilgili biz bilim insanları çalışmalar yapıyoruz. Böyle bir beklentimiz var. Tabii bunun tam olarak zamanı, tarihi, tam olarak yeri kesin belli değil ama böyle bir yüksek tehlike var. Dolayısıyla Marmara Denizi içerisinde, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil tüm Marmara’daki 11 il etkilenecek. Konuya böyle bakmak lazım. Yani biz genellikle konuşmalarda İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama topluma şunu aksettirmek isterim; bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ da etkilenecek, Kocaeli de etkilenecek, Bursa da etkilenecek, Yalova, Çanakkale, Balıkesir bütün Marmara Denizi’nde kıyıları olan şehirler etkilenecek. Yani şu anda Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor. Bunun büyük kısmı İstanbul’da. Dolayısıyla bina sayısını bilmiyorum ama 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açacak” diye konuştu.
‘EĞİTİMİN HER KATMANINDA FARKINDALIK TESİS EDİLMELİ’
Gerçekleşmesi muhtemel depremle ilgili bütün yerel yönetimlerin ve kamu kurumlarının, riski azaltmak için ortak çalışmalar yapması gerektiğine vurgu yapan Eyidoğan; “O nedenle tüm bu saydığım illerin belediyeleri ve mülki amirleri, Marmara Belediyeler Birliği gibi kurum ve kuruluşların da üniversitelerle beraber ortaya çıkabilecek bir afet durumunun risklerini en aza indirme konusunda ortak çalışmalar yapması lazım. Afet risklerini azaltma sürecinde farkındalık çok önemli. Toplumun her kesiminin, her katmanının bu farkındalığı canlı tutması lazım. Tabii günlük yaşam sürecinde insanlar bazı şeyleri unutabiliyor ama gerek yerel yönetimler, gerek mülki amirlikler, gerekse üniversiteler, akademisyenler bulundukları bölgelerin afetle ilgili, yalnız deprem değil sel, taşkın, tsunami, iklim değişikliği gibi tehlikelerin afete dönüşmemesi konusunda halka hazırlık, önlem konusunda, farkındalık yaratmak konusunda bilgi vermesi, çeşitli düzenlemeler yapılması, farkındalığın canlı tutulması çok önemli. Bu eğitimin çeşitli dallarında da bunlar örneğin; ilkokuldan başlamak üzere her eğitim katmanında bu farkındalığın sürekli tesis edilmesi gerekiyor. Çünkü afet risklerinin azaltılması konusunda toplumun katılımı, toplum temelli bir afet riski çalışması yapıldığı zaman daha iyi sonuçlar alınır” ifadelerini kullandı.
Adem Batuhan SEVER



