“Meslek onurumuzu geri istiyoruz”
Edirne’de Öğretmenler Günü’nde özlük hakları için eylem gerçekleştiren öğretmenler, 1 gün süreyle iş bıraktı. Saraçlar Caddesi’nde düzenlenen eylemde açıklamalarda bulunan Eğitim İş Sendikası Edirne Şube Başkanı Murat Akçay; “Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. Bu böyle gidemez. Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez” şeklinde konuştu.
Eğitim İş Sendikası Edirne Şubesi’ne bağlı çalışan öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde eylem gerçekleştirerek 1 gün süreyle iş bıraktı. Saraçlar Caddesi’nde düzenlenen eylemde bir araya gelen öğretmenler, buruk bir Öğretmenler Günü geçirdiklerini ifade ettiler. Öğretmenler adına açıklamayı yapan Eğitim İş Sendikası Edirne Şube Başkanı Murat Akçay; “Biliniz ki; bugün yani Öğretmenler Günü’nde, sizlerden alacağımız her tebrik, her bir güzel söz biz eğitim emekçileri için yaşam sevincidir, umuttur. Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde, sizlerin yanında olmak yerine alanlardayız çünkü eğitimi ve eğitim emekçisinin durumunu yıllardır günden güne kötüleştiren bir yönetim anlayışı nedeniyle bugün bizim için bir gurur nişanesi olduğu kadar aynı zamanda burukluğun da günüdür” dedi.
“ÖĞRETMENLER, KENDİLERİNİ ADADIKLARI MESLEKLERİNİ BİLE AĞIZ TADIYLA, KAFA RAHATLIĞIYLA İCRA EDEMİYOR”
Öğretmenlerin yüzde 92’sinin borçları sebebiyle mesleki veriminin düştüğünü ifade eden Akçay; “Eğitimi herkesten iyi bilen öğretmenlerin yüzde 72’si çalıştığı kurumla ilgili bir karar alınırken görüşünün bile alınmadığını söylüyor. Öğretmenler liyakatin yok edildiği bir sistem içinde erdem mücadelesi veriyor. Okul artık öğretmen için liyakatten arındırılmış, siyasallaştırılmış bir yer olduğu kadar huzurun da kapısından girmediği bir yapı. Geçim derdi yüzünden öğretmenler, kendilerini adadıkları mesleklerini bile ağız tadıyla, kafa rahatlığıyla icra edemiyor. Öğretmenlerin yüzde 92’si borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünün farkında. Öğretmenlerin yüzde 88’i düşük gelir nedeniyle sık sık psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ülkede kira ortalaması 8.500 liraya tırmanmışken maaşının yarısına yakını barınmaya giden öğretmenler, geçim derdinin ağırlığı altında ezilmektedir” diye konuştu.
“EĞİTİM EMEKÇİSİ GEÇİNEMEZ, BARINAMAZ, YAŞAYAMAZ HALE GELMİŞTİR”
Öğretmenlerin geçinemez duruma geldiğinin altını çizen Akçay; “Tüm eğitim emekçilerinin mücadele örgütü olan Eğitim-İş olarak, her zaman söylediğimiz gibi, eğitim bir ekip işidir. Ve ne yazık ki biraz önce sıraladığımız acı gerçekler, idari memurundan okul personeline, üniversitelerdeki akademisyene kadar tüm eğitim emekçilerinin getirildiği halin özetidir. Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. Bu böyle gidemez. Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZİN GELECEĞİ İÇİN LAİK, BİLİMSEL, ADİL VE KAMUSAL EĞİTİM İSTİYORUZ”
Yetkililerden taleplerini dile getiren Akçay, konuşmasına şu şekilde devam etti; “Bu karanlıktan çıkış için taleplerimiz: İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz. Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz. Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz. Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatin esas alınmasını istiyoruz. Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz. Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz. Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz. Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz. Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak yarın Ankara’da düzenleyeceğimiz büyük buluşmayla hep bir ağızdan bu gerçekleri haykıracak, ardından Başöğretmenimizin ebedi istirahatgahına yürüyerek saygımızı sunacağız. Eğitimin aynı zamanda ülkenin geleceği için hayati olduğunu hatırlatıyor, çocukları için iyi bir eğitim, ülkesi için parlak bir gelecek düşleyen tüm yurttaşları mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz. Öğretmenler Günü’nde bize vereceğiniz en büyük hediye, haklı kavgamıza omuz vermek; kendinize yapacağınız en büyük iyilik ülkenin eğitimine, yani geleceğine sahip çıkmaktır.” Adem Batuhan SEVER