Ragbi Günlükleri 101
7 Mayıs Cumartesi sabahı, çok erken saatlerde başladı Üniversiteler Ligi yolculuğumuz. İstikamet Afyonkarahisar’dı. Yol uzun ama bir takım sporuyla uğraşıyorsanız, bu uzun yolculukları lehinize çevirebiliyorsunuz. En güzel seyahat anıları, bu yolculuklarda biriktiriliyor. En önemlisi de arkadaşlarınızla bağlarınız kuvvetleniyor.
Üniversiteler Ligi seyahatlerimizde, yolumuz ilk defa Afyon’a düştü. Afyon ovasını seyrederken, insanın aklından Nazım’ın o müthiş dizeleri geçiyor: ” Saat 5.30. Ve başladı topçu ateşiyle ve fecirle birlikte Büyük Taarruz… ”.
Afyon’a gelip, bir an önce otelimize yerleşmek isteyişimizdeki en önemli neden, 7 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00’da oynanan Bulgaristan-Türkiye maçıydı. 15’li Ragbi milli takımımız, Edirne’de hazırlandı bu maça. İstemediğimiz bir skorla kaybedip, dönüyoruz Sofya’dan.
Akşamüstü yapılan teknik toplantı, eski ragbi dolu günlere dönüşün adımlarından biriydi. Tüm takım temsilcilerinin bir arada olup, ragbi konuşulması gayet keyifliydi. Sıradan bir kura çekilişi bile büyük keyif verdi bana. Tanıdık hisleri yeniden açığa çıkarttı.
Bu toplantıda öğrendik ki Büyük Taarruz’un 100. Yılı şerefine Afyon’a verilmişti turnuva. Yerel yöneticiler, Afyon’un tanıtımı için de konuşmalar yaptılar. Tarihi ve gastronomisiyle iddialı bir şehir Afyon. Akademik danışmanımız Prof. Dr. Çetin Hakan Karadağ Hocamızın da belirttiği gibi kaymaklı vişneli ekmek kadayıfını yemeden dönmeyi düşünemezdik.
2022 Yılı Üniversiteler Ligi finallerinde takımlar, erkeklerde dört grupta toplandı. 13 erkek takımının(Trakya Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Ted Üniversitesi, Odtü, Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Nişantaşı Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi) katıldığı turnuvada A grubu dört takımdan oluşurken, diğer gruplar üçer takımdan oluştu. Zorlu fikstürlerin takımı olarak yine çizgimizi bozmadık ve A grubunda Odtü, Bartın ve Ted Üniversitesi’yle eşleştik. Bu noktadan sonra yapacağımız tek şeyin, sahada her şeyimizle mücadele etmek olduğunu bilerek turnuvaya başladık.
7’li Ragbi turnuvalarında güne çok erken başlıyorsunuz. Sabah uyandığınız andan itibaren tüm gün sürecek olan ragbi heyecanını hissedersiniz. Tatlı bir gerginlik vardır üzerinizde, keyif verir. Başladığından beri Üniversiteler Ligi turnuvalarına geliyorum. Her yıl yepyeni yüzlerle karşılaştım. Bu sene, geçen her yıldan farklı olarak, azınlıkta olan bu yeni yüzler, baskın durumdaydı. Pandemi sebebiyle verilen iki yıllık arada, sadece biz Trakya Ragbi değil, bütün üniversiteler çok fazla mezun vermiş ve mezunların yerlerini yeni sporcularla ikame etmişti. Rezervlerini tazeleyemeyen takımlar ise, bu yıl turnuvadan uzak kaldı. Özellikle kadın takımlarında bu durum ciddi olarak hissedildi.
Bütün takımların aynı otelde konaklıyorlar olması da turnuvaya ayrı bir güzellik kattı. Yemeğe indiğinizde, bir salon dolusu ragbi sporcusu görmek keyif veriyor. Boş zamanlarda yapılan sohbetler takımları yakınlaştırıyor. İlk sabah kahvaltısını da bu duygularla ettik. Yüzlerde, turnuvanın heyecanını okuyabiliyordunuz. ” Kimler favori? ” gibi bir sorunun cevapsız kaldığı, tüm takımların kapalı kutu olduğu bir turnuvaya başlayacaktık.
İlk günün açılışını, grubumuzdaki rakiplerimizden Ted Üniversitesi ve Bartın Üniversitesi yaptı. Tek taraflı geçen müsabakayı, Bartın Üniversitesi farklı kazanıyordu. Bu yıl, ilk defa Ünilig’e katılan Hitit Üniversitesi, Nişantaşı Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi yeni takımlar olmalarına rağmen güzel görüntü verdiler. Ünilig’i uzun yıllar domine etmiş, birçok şampiyonluğu bulunan Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi’nin atletik ama oyun bilgisi yönünden zayıf oyunculardan oluştuğunu gördük. Başta da söylediğim gibi turnuvanın ilk günü, kapalı kutu durumundaki takımların birbirini tanıma günüydü.
Trakya olarak, turnuvanın ilk gününde tek karşılaşma oynadık. ODTÜ, uzun yıllar Ünilig’te kürsü yapmış bir takım. Oyuncuları değişse de oyun disiplinleri sabit kalıyor. Neredeyse her turnuvada başımıza gelen, ilk maça tutuk başlama durumunu burada da yaşadık. İlk yarıda hiç kendimiz gibi değildik. ODTÜ üstünlüğü ile geçen ilk yarının ardından, ikinci yarıda kıpırdanarak maçı kazandık. Ne olursa olsun, kazanarak başlamak her zaman önemlidir.
İkinci günkü programımız daha yoğundu. Günün açılışını yapacağımızdan, sabah 6.00’da güne başladık. Turnuvanın en iddialı takımlarından Bartın Üniversitesi’ydi rakibimiz. Düşündüğümüzü gerçekleştirmekten uzak bir görüntü çizerken sahada, rakibimiz 33-7 kazanıyordu. Grubumuzdaki son maçımızı, öğle seansında Ted Üniversitesi’yle oynayıp, 41-0’la kazandık. Bu sonuçla, grubumuzu ikinci tamamlayıp, yolumuza devam ediyorduk. Akşam seansı maçları, artık telafisinin olmayacağı maçlardı. Çeyrek final eşleşmeleri arasında en çok keyif veren maç, Bartın Üniversitesi ve Koç Üniversitesi arasındaydı. Grup ikincisi olarak çeyrek finale gelen Koç Üniversitesi, takdire şayan bir mücadele ile Bartın Üniversitesi’ne cevap verdi ve biz tribündekilere keyifli bir maç izletildi. Maçın sonunda kazanan Bartın ekibi olsa da iki takımda alkışı hak ediyordu. Günün kapanışı, Trakya ve Ankara Üniversiteleri’nin eşleşmesiyle yapıldı. Geçmiş yıllarda başarılı turnuvalar geçiren Ankara Üniversitesi, tıpkı bizim gibi yeni yüzleriyle sahadaydı. Baştan sona Trakya Üniversitesi üstünlüğüyle geçen karşılaşmada skor, 41-0 olarak tescillendi.
Üçüncü gün, artık final günüydü ve heyecan giderek yükseliyordu. İlk yarı final maçında, Bartın Üniversitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi’ni izledik. Bartın Üniversitesi kazanmaya devam ederken, rahat bir oyun sergiledi ve 41-0’la finale yürüdü. İkinci yarı final maçında, Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi karşısında sahadaydık. Karşılıklı sayılarla geçen ilk yarının ardından, ikinci yarıda hakimiyeti eline alan Trakya Üniversitesi, 29-12’lik skorla finale adını yazdıran ikinci takım oldu.
Ve final… Gruplarında karşılaşan iki üniversite, finalde yeniden rakiptiler: Daha atletik oyunculardan oluşan ve finale yenilgisiz gelen Bartın Üniversitesi; yetenekli sporcularının yanında, oynadığı takım oyunu ve sergilediği mücadele ile Trakya Üniversitesi. Finale gelene kadar takımların oynadığı maçlara ve skorlarına bakıldığında, birçokları tarafından Bartın Üniversitesi favori gösteriliyordu. Maçın başlangıcı da beklentilere paralel oldu. Maçtaki ilk iki sayı, Trakya takımının top çevirirken yaptığı hatalar sonrasında geliyordu. Topa sahip olmaya çalışırken yapılan bu hatalar, Bartın Üniversitesi tarafından değerlendirildi ve skor, 14-0’a geldi. İlk yarının sonlarında Trakya bir sayı bulsa da devre, Bartın cephesinden gelen sayıyla tamamlandı: 21-7. İkinci yarıya da hızlı bir başlangıç yapan Bartın Üniversitesi, skoru 28-7’ye getirdi. Trakya, merkezde yaptığı etkili savunma ile Kerim Cömert’in hat kırmasına izin vermese de kanatta oynayan Bedirhan Aktaş’ı durdurmakta zorlanıyordu. İkinci devrenin başında, Bartın adına talihsiz bir sakatlık yaşandı. Turnuva boyunca etkili bir performans sergileyen Bedirhan, sakatlanarak sahayı terk etmek durumunda kaldı. Bu ána, maçın kırılma ánı gözüyle bakıyorum. Bedirhan’ın çıkışından sonra oyuna ağırlığını koyan Trakya Üniversitesi, üst üste bulduğu sayılarla maça ortak oldu. 28-28 tamamlanan normal sürenin ardından, ”altın try” şampiyonu belirleyecekti. Oyun iki tarafa gidip gelse de son sözü söyleyen Trakya Üniversitesi oldu. Kaptan Oğuzhan Tirendez’in sayısı, Trakya’ya şampiyonluğu getirdi.
Bu noktadan sonra duygularımı bastırmayı bırakacağım ve içimden geçenleri kağıda aktaracağım. Spor hayatlarımızın en özel anlarını yaşadık bu turnuvada. 2018 yılından bu yana, gerek Ünilig’te gerekse kulüp liglerinde birçok kupa kazanmamıza rağmen, 2022 Ünilig Ragbi Finalleri’nin yeri bende apayrı. Turnuva boyunca mücadeleden vazgeçmeyen, sahada gerçek bir takım gibi hareket eden oyuncularımızı kutluyorum. Hepsiyle gurur duyuyorum. Turnuva boyunca kurduğu kadrolar ve oyun tasarılarıyla takım performansımızda son derece etkili olan antrenörümüz Serhat Doğan’a da ayrı bir teşekkür etmeli ve hakkını vermeliyim. Şampiyon olmanın yanında, diğer takımların oyunumuz üzerine söyledikleri güzel sözler de bize ayrı bir gurur yaşattı. Sıkı çalışmamızın, emeklerimizin karşılığını almanın verdiği huzur; uzun süre unutulmayacak bir maçla kazanmanın mutluluğu… Bir süre yüzümüzde sebepsiz gülümsemelere neden olacak.
Kadınlar maçlarına baktığımızda, turnuvaya dört takımın katıldığını görüyoruz. 8 yıl önce, Ünilig Ragbi organizasyonu başladığında, bu takım sayılarıyla oynamıştı kadınlarımız. Pandemi sonrası yeniden yapılanma süreçlerini tamamlayıp, alıştığımız katılımlara geri dönülmesini diliyorum. Turnuvanın kadınlar tarafında, rakiplerine üstünlük kuran Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi’nin şampiyonluğa ulaştığını görüyoruz. Maçlarını kazanırken çok zorlanmayan Samsun ekibinde, sporcuları Sedanur Bolat da etkili performansı ile öne çıktı. 2019 yılında yapılan son turnuvada şampiyonluk yaşayan Ankara Üniversitesi, yeni yüzleriyle geldiği bu turnuvada kürsü yapma geleneğini sürdürdü ve turnuvayı ikinci tamamladı. Üçüncü basamakta, Bartın Üniversitesi’ni görüyoruz. Bu yıl hem kadınlarda hem erkeklerde kürsüye çıkmayı başaran iki üniversiteden biri oldular. Hacettepe Üniversitesi, kürsü dışında kalsa da gösterdikleri gelişim, gelecekleri adına umut verici. Miray Doyduk’un takımını taşıyan performansını tebrik etmek gerekiyor.
Katıldığımız bu organizasyonları anlatırken, genelde sahanın içine odaklanıyor ve maçları konuşuyoruz. Sahanın içinde olduğu gibi dışında da büyük bir koşuşturmaca var. Sporcular; kramponlarını giyip, sahaya çıkana kadar organizasyon için büyük emek veriliyor. Sekiz yıldır Ünilig Ragbi branşından sorumlu olan Dilek Hanım’la küçük bir röportaj gerçekleştirdim. Kendisine katılımı için teşekkür ediyorum.
ZAFER ERAY(ZE): Okuyucularımıza sizi tanıtarak başlayalım.
DİLEK ÖZTÜRK(DÖ): Dilek Öztürk ben. Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’nda spor uzmanı olarak yaklaşık 10 yıldır çalışıyorum. Bunun haricinde, 2001 yılından beri Gençlik ve Spor Bakanlığı personeliyim. Eski sistemde var olan, beden eğitimi ve spor meslek yüksekokulu mezunuyum. 2001 yılında mezun olduktan sonra, bakanlığın açmış olduğu sınavla, spor uzmanı olarak çalışmaya başladım.
ZE: Öncesinde herhangi bir branşla ilgileniyor muydunuz?
DÖ: Tabii, voleybol oynuyordum. Küçük illerde yetiştiğimizden, 80’li ve 90’lı yıllarda milli takıma erişebilmek pek kolay değildi. En fazla il müsabakalarına, bölge temsiliyetine kadar profesyonel anlamda yapabildik. Ama daha yukarısı tabii ki olmadı.
ZE: Sekiz yıldır ragbi branşının organizasyonunu yapıyorsunuz. Daha önce ragbiyi duymuş muydunuz? Bu sporu biliyor muydunuz?
DÖ: Ragbiyle tanışıklığımız, Üniversiteler Spor Ligi’nin(Ünilig) kurulmasıyla oldu. Hatta o dönemde, Türkiye Ragbi Federasyonu’nun 7’li ragbide herhangi bir faaliyeti ve programı yoktu. Önce Üniversiteler Ligi olarak biz başlattık. Bende ragbiyi bu sayede öğrenmiş oldum. Yaklaşık sekiz yıldır da Ünilig adı altında, Gençlik ve Spor Bakanlığımızın destekleriyle devam ettiriyoruz. Bende bu sayede, çok severek ragbiye devam ediyorum.
ZE: Ragbiyi ilk araştırdığınızda, izlediğinizde ne düşündünüz?
DÖ: İlk izlediğimde, özellikle kadınların ligini de yapınca, alışık olmadığım bir sertlikte geldi. Önce bir korkutmadı değil. ”Öğrencilerimiz çok sakatlık yaşar mı?” diye bir korku yaşadık. Sonrasında kuralları ve disiplinini öğrenince, normal diğer branşlarda yaşanabilecek sıkıntılar olduğunu öğrendik.
ZE: Başka branşların organizasyonuyla da uğraşıyor musunuz?
DÖ: Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu çatısı altında, birçoğunu Ünilig adıyla yapıyoruz, bu yıl 80 branşa çıktık. Onun öncesinde Ünilig’te 15 branş yapıyorduk. Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet Muarrem KASAPOĞLU’nun destekleriyle yaklaşık 30 branşa kadar Ünilig adı altında yapıyoruz. Voleybol branşının da yıllardır Üniversiteler Ligi’ndeki temsiliyetini ve organizasyonunu yapıyorum.
ZE: Peki, geçtiğimiz bu sekiz yıl sizin için nasıl bir tecrübe oldu? Birçok organizasyon yapıldı. Birçok farklı şehre gidildi. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
DÖ: Sekiz yıl önce ilk başladığımızda, bizde yeni öğreniyorduk. Mesela hangi aylarda yapılması gerektiğiyle ilgili pek bir fikrimiz yokmuş. İlk başladığımızda, aralık sezonu kapanmadan yapalım istemiştik. Soğuk ve kar engel olmuştu. O sebeple, ilk yılımız tecrübe oldu bizim için. Ondan sonra faaliyetlerimizi bahar aylarında yapmaya başladık. Hatta mevsimin biraz yağışlı olması ragbinin tadını arttırıyor. İlk defa Afyon’da yağmursuz bir organizasyon geçiriyoruz.
ZE: Nerede olursa olsun, biz organizasyondan çok büyük keyif alıyoruz. Her sene açıkladığınız tarihlerde sporcular geliyorlar, kramponlarını giyiyorlar, çimlere çıkıyorlar. Tabii, bunun öncesinde uzun uğraşlar var. Siz bu organizasyonu yapana kadar epey bir uğraşıyorsunuz. Biraz bu süreçten de bahseder misiniz?
DÖ: Öncelikle emeğimize vurgu yaptığın için teşekkür ederim. Her akademik yıl öncesinde, üniversitelerimize hangi branşlarda katılım sağlayacaklarına dair yazı yazarız. Onlarda hangi branşlara katılım sağlayacaklarını bildirirler. Katılımcı üniversitelerin sayısını aldıktan sonra takvimin planlamasını yapıyoruz. Akademik yıl içerisinde çalıştığımızdan, planlama yaparken öğrencilerin sınav dönemlerini, ara tatillerini dikkate alıyoruz. Aslında baktığımızda, çok kısa bir dönemde çalışıyoruz. Dört aylık bir süreçte, yaklaşık 10 000 sporcu ile 160 civarında organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Ragbi de bunların içerisinde. Takımların kabulünü aldıktan sonra sayısal olarak fikstürlerimizi oluşturuyoruz. Hangi formatta, nasıl maç yaparak sizlere daha fazla katkı sağlarızı düşünüyoruz. Bakanlık desteği olduğundan katılımcıların tüm maliyetini federasyon olarak biz karşılıyoruz. Elimizdeki imkanlar ölçüsünde, sizleri iyi şartlarda barındırıp, iyi şartlarda müsabakalara çıkmanız için yaklaşık iki aylık süreç içerisinde organizasyonu tamamlamaya çalışıyoruz.
ZE: Geçmişte, Üniversiteler Ligi’nde şampiyon olan takımların Avrupa Üniversiteler Ligi Şampiyonası’na katılmak gibi bir hakları vardı. Yakın gelecekte böyle bir gelişme yaşanabilir mi?
DÖ: Aslında Avrupa Üniversite Sporları Birliği(EUSA), her akademik yıl için Avrupa Şampiyonası programını açıklıyor. Pandemi öncesinde hemen hemen her yıl yapılıyordu. Ama şöyle bir handikapımız var. Yurtdışına ülkemizi temsil etmek için gidilse de Avrupa şampiyonalarında üniversiteler kendilerini temsil ediyorlar. Dünya şampiyonaları ve diğer büyük milli takım organizasyonları içerisinde değerlendirilmediğinden, ekonomik gücü olan üniversitelerimiz katılım sağlayabiliyor. Günümüzde, üniversitelerin ekonomik düzeyleri düşünüldüğünde, çok fazla katılım sağlayamıyoruz. Bunun için de henüz bir sponsor desteği bulamadık. Umarım ilerleyen zamanlarda, en azından Avrupa temsiliyeti için üniversitelerimize destek olmak isteriz.
ZE: Ragbinin diğer disiplinlerini de görebilecek miyiz Ünilig’te? Mesela 15’li ragbiyi?
DÖ: Onu bir dönem konuşmuştuk. Açıkçası, pandemi sürecinden sonra bu seneki organizasyonumuzda, ekonomik sıkıntılar ve takımların çok fazla sporcu mezun vermesi nedenleriyle bu sene -özellikle kadınlarda- takım sayılarımız düştü. Belki önümüzdeki sezondan sonra 7’li ragbi bırakılıp, 15’li ragbiye geçilebilir mi diye konuşup, teknik ve ekonomik anlamda değerlendirip düşünülebilir.
ZE: Gelecek üzerine planlar nedir? Var mı verebileceğiniz sürpriz haberler?
DÖ: Ekonomik anlamda güzel sponsporluklar alabilirsek, bizde sizler için güzel sürprizler yapamayı isteriz. Ama şu an, bunları konuşmak için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Sponsor ve ekonomik desteği tamamlamamız gerekiyor. Ama neden olmasın? Bizde bunun için çalışıyoruz.
ZE: Son sözlerinizle tamamlayabiliriz.
DÖ: Röportaj ve sohbet için teşekkür ediyorum. Ragbinin ve Üniversiteler Ligi’nin gelişimine her zaman Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu camiası olarak destek vermeye devam edeceğiz. Umarım bundan sonra da yine güzel organizasyonlarda birlikte olmak isteriz.