Ragbi Günlükleri 186
Ragbi dünyasında yaz aylarının gelişi, 7’li ragbi milli heyacanının başlaması demek. 7’li Ragbi Milli Takımlarımız, farklı dönemlerde gerçekleştirilen hazırlık kamplarıyla 2024 yazında oynayacakları müsabakalara hazırlandı/hazırlanıyor.
Bizleri ekran başına oturtan ilk takımımız, 7’li Ragbi Kadın Milli Takımımız oldu. Avrupa’nın en iyi 12 kadın ragbi takımı arasına girmeyi başaran Millilerimiz, oyununu geliştirmek ve iyiler arasında barınabilmek için güzel bir fırsata sahip. Olimpiyat seviyesindeki rakiplerimizden öğreneceklerimiz var.
Championship seviyesinin ilk ayağı, 7-9 Haziran tarihlerinde Hırvatistan’ın Makarska şehrinde oynandı. Hazırlıklarını Teknik Direktör Juan Mendia gözetiminde gerçekleştiren Milli Takımımız, şu isimlerle ülkemizi temsil etti: Hülya Taşçı, Melike Şahan Köse, Gülnur Sak, Ayça Akçınar, Gülşah Çakmak, Gamze Aksoy, Mihriban Dilmaç, Nermin Cem, Saime Zeynep Aydın, Fatmanur Diril, Sedanur Bolat, Fatma Avras, Özlem Kaya, Sedanur Alagöz, Tuğçe Fesli, Ebrar Yalçınkaya, Vahide Kahraman Germeç.
7 Haziran Cuma günü başlayan turnuvada ilk maçımız, dünyanın önde gelen kadın ragbi takımlarından Fransa’ya karşıydı. Geçtiğimiz hafta sonu, Dünya Ragbi Serisi’nin Madrid ayağında boy gösteren Fransa, o turnuvadaki kadrosundan yalnızca bir oyuncuyu(Alycia Chrystiaens) Makarska’ya getirmişti. Maçın ilk düdüğünden son düdüğüne kadar, Fransa’nın tek hákim olduğu bir karşılaşma izledik. Canlı yayın rejisinin sayı tekrarlarını uzun tutması, Fransa’nın topu nasıl geri kazandığını görmemizi engelledi. Oyunun genelini konuşmak yerine, not aldığım birkaç yere değinmek istiyorum. Skoru 19-0’a getiren sayı öncesinde, Fransa takımı bir scrum(kenetlenme) kazanmıştı. Scrum halfını savunma için arka hatta gönderen Milli Takımımız, rakip scrum halfı rahatsız edecek birinin olmaması ve kanca oyuncunun kör kanat yerine açık tarafı kapatmasıyla basit bir sayı yiyordu. Scrum halfsız bir scrum görmeye alışık olmadığımızdan, bu duruma değinmek istedim. Maçın ilk beş dakikası sadece savunma yapabilen Türkiye, ilk topla temasında, iki defa savunma hattı kırdı ve güvenli ruck ile oyun devamlılığını sağladı. Penaltıları, mesafe kazanımına dönüştüren takımımızın olgunlaşan atağının, bir pas arası ile sonuçlanıp, Fransa sayısına dönüşmesi oldukça üzücüydü. Açılış maçımızda, turnuva favorisi Fransa’ya 50-0 kaybediyorduk.
Fransa, 200 yıldır ragbi oynayan ve ragbinin, futbol kadar popüler olduğu bir ülke. En üst seviyelerin ve olimpiyatların gediklisi… Uzun yılların ve ciddi organizasyonların getirdiği bilgi, tecrübe ve geleneğe sahip. Türkiye ise, 20 yıldır ragbi oynayan ve ülkedeki ezici çoğunluğun, ”Ragbi nedir?” sorusuna cevap veremediği bir ülke. Hemen hemen son 10 yılda ortaya konan emek ve çalışmayla, Avrupa’nın en iyi 12 kadın takımı arasına girebilmiş bir ülke. Takımımızın kadrosunda bulunan ve Türk kadın ragbisinin kısa tarihini canlı canlı yaşamış, her aşamasında bulunmuş Nermin, Melike, Esen gibi isimler var. Fransa seviyesindeki takımlarla rekabet edemesek de bu seviyelerde kalmak bizim için bir başarı olacaktır. İyi rakiplerin bizleri yukarı çekeceği turnuvalarda oynayarak öğrenmeye devam edeceğiz. Ayrıca, bu seviyelerde kalmaya devam etmek Türk ragbisinin bilinirliğini arttıracak, daha atletik, daha yetenekli sporcuları ragbiye kazandıracaktır.
Cuma gününün ikinci karşılaşması, bir diğer tecrübeli ragbi ülkesi İrlanda’ylaydı. Maç başında yediğimiz iki hızlı sayı, skorda bizi, 12-0 geri düşürdü. İki sayı öncesinde de topu sunamayarak, rakibe penaltı avantajı vermiştik. Bu şoku hızlı atlatan Milli Takımımız, topu paylaşıyor, güvenli rucklarla oyununu taşıyor ve rakip savunmayı kırmayı başarıyordu. Oyundaki bu değişim, ilk yarı bitene kadar skoru eşitlememize yardımcı oldu. Savunma hattı kırışları sonrasında, destek koşularının gecikmemesi takdir edilesiydi. Savunmadaki gayret, hücuma iki sayı olarak yansımıştı.
İkinci yarıda, İrlanda’nın vites arttırdığını ve topu koşturmaya başladığını gördük. Özellikle, savunmamızın sağ tarafını işleyip, iki sayı buldular. Bir ciddi sayı girişimimizi engelleyip, üstüne bir sayı daha bularak, maçı, 31-12 kazanmayı başardılar.
Ragbinin kadim ülkelerinden biri olan İrlanda, özellikle 15’li ragbide çok başarılı bir ülke. 7’li ragbinin olimpiyatlara dáhil edilmesiyle birlikte, 7’li ragbi yatırımlarını arttırmış ve kısa sürede, sahip olduğu gelenekle birlikte 7’li ragbide adından söz ettiren ülkelerden biri háline dönüşmüştür. Alternatif bir kadro ile Makarska’da bulunan İrlanda, geçtiğimiz hafta sonu oynanan Dünya Ragbi Serisi’nin Madrid ayağındaki kadrosundan iki oyuncuyu-Kate Farrel Mccabe ve Anna Mggain- getirmişti. O oyunculardan Kate Farrel Mccabe, Sedanur’un müdahalesi(tackle) sonrası sakatlanarak, acı içerisinde sahayı terk etti. Son düdük çaldığında, skor kaybettiğimizi gösterse de sahadaki mücadele, topla geçen süre, yapabileceklerimizi görmenin bize özgüven olarak döneceğine inanıyordum.
İkinci güne, son grup maçımızla başladık. Çekya’nın vuruşuyla başlayan karşılaşmanın ilk iki dakikasında, savunma gayretimiz ve Çekya’nın top paylaşımındaki hataları skorun değişmesini engelledi. 3. dakikada ise, aradığı sayıyı bulan rakibimiz, 7-0 öne geçiyordu. Oyunu başlatan vuruş tekrar yapıldığında, Milli Takımımız iyi bir organizasyon gösterdi. Ayça’yı kanatta koşturmayı başarınca, 5 puan da bizim hanemize yazıldı. Rakip sahadaki baskımızdan çıkmaya çalışırken top kaybı yapan Çekya, ilk yarının sonunda hem sarı kart görerek sahada bir kişi eksik kalıyor hem de skorda geriye düşüyordu:10-7.
İkinci yarıya bir kişi eksik başlayacak rakip karşısında, ”Topa sahip çıkalım!” uyarısında bulunan Koç Mendia’nın, bu uyarısına rağmen, ikinci yarının ilk iki dakikasında top, Çekya takımındaydı. Sarı kart ceza süresi dolan oyuncunun da sahaya dönmesiyle, Çekya, sayı buldu. Üstelik, sayı esnasında yapılan müdahale(tackle) takımımızı bir kişi eksik bırakmış ve roller değişmişti:10-12. Eksik olmamıza rağmen, rakip sahada kazandığımız penaltı avantajlarının da yardımıyla ilerlerken, yapılan basit hata ile top kaybedildi ve devamında Çekya, kapanış sayısını skor tahtasına yazdırdı:10-19.
”Bu maçı kazanacağız!” hissiyatını yoğun olarak yaşadığımız bir maçtı. Sayısal olarak üstün olduğumuz dakikalarda topa sahip olamamak ve üstüne bu avantajı rakibe devretmek, ikinci yarının belirleyici faktörü oldu. Bu mağlubiyetle, grubu son sırada tamamlıyorduk.
İkinci gündeki kapanış maçımız, 9.’luk yarı finali, son ikide yer almamak adına çok önemli bir karşılaşmaydı. Grubunu tek galibiyet alarak tamamlayan Portekiz’le kozlarımızı paylaşacaktık. Milli takımımızın vuruşuyla başlayan maçta, ilk hücum şansı rakibimizdeydi. Topu beş metre çizgimize kadar taşısalar da yaşadıkları kayıpla sayı şanslarını yitirdiler. Çaldığımız topu kanada taşıyarak, Ayça ile buluşturduk ve O da tüm sahayı geçerek bizi skora götürdü:7-0. Sayı sonrası yaptığımız başlama vuruşunu geri kazanmamıza rağmen, basit bir pas hatası bizi yeniden savunmaya mecbur etti. O hatanın sonucu da rakibin sayısı olarak döndü:7-7. Rakibin başlama vuruşunu yakalamışız, güvenli bir ruck kurmuşuz, takımı açıkta hücum için hazır etmişiz. En istemeyeceğimiz tercih yapılmış ve rucktaki oyuncumuz desteksiz koşuya karar vermiş. Sonuç olarak top, rakibe teslim edilmiş. Neyse ki düşündükleri organizasyonu gerçekleştiremediler ve topu geri iade ettiler. Nermin’le topu taşıyıp, scrum çıkışında Berivan’la sayıya ulaştık:12-7. Son sözünü henüz söylememiş olan Portekiz, ilk yarının sonunda, yapabileceğimiz bir müdahaleyi(tackle) yapamamamız sebebiyle, devreye 12-14 önde girdi.
Derin bir başlama vuruşuyla baskılı bir savunma oluşturmak isteyen Portekiz, 22 metre çizgimiz içerisinde bizi, hataya zorlamak istiyordu. Bu baskıdan, savunma arkası vuruşla çıkmak isteyen takımımız, kötü bir vuruşla, topu rakibine teslim etti. Peşi sıra müdahalelerle rakibi durdurmaya çalışsak da hem yorulduk hem de sayıyı yemiş olduk:12-19. Oyun tekrardan başladığında, organize olmaya çalışırken, rakibimizin yaptığı müdahale ile sarı kart görmesi, sahadaki sayısal avantajı lehimize veriyordu. Oyununu taşıma gayretine giren takımımız, kenardan kenara oynadığı oyunlarla rakip sahaya yerleşti ve devamında, Berivan’la skoru eşitledi:19-19. Son iki dakika, inanılmaz bir heyecana sahne oldu. Derin kullanılan başlama vuruşu sonrası, aynı baskılı savunmayı takımımız yapmak istiyordu. Rakip, kazandığı penaltıyla bu baskıyı kırarken, maçın gidişatını değiştiren o müdahale, tam ihtiyaç anında geldi. Portekiz’in en iyi bitiricisini Ayça ile savunan takımımız, Ayça’nın rakibini durdurarak, muhtemel bir sayıya engel olmasıyla scrum kazandı. Top açılıp, iki gündür takımımız adına en başarılı performansı sergileyen Sedanur’a geldiğinde, zafere giden o koşu başlamış, sayı sonrası sevinçten gözlerimiz dolmuştu:26-19. Bitiş düdüğünün çalmasıyla, günün en kritik maçını kazanıyorduk.
Oyunun iki tarafında da rakibimizden iyi olduğumuzu düşünüyorum. Onların bir net bitiricisi varken, biz üç taneden faydalandık. Topun bizdeki kalış süresini uzatabilseydik, maçı daha rahat kazanabilirdik. Devreye beraberlikle ve önde girdiğimiz iki maçı kaybetmiştik. Geride girdiğimiz bu maçtan, kazanarak ayrılmak müthiş bir mutluluk yarattı. Kızların sahada yaşadıkları sevinci, bizler de ekran başında yaşıyorduk. Son günde, kazanmamız gereken bir karşılaşma daha bizi bekliyordu.
Makarska’da son kez çimlere çıktığımızda rakibimiz, İtalya idi. İtalya’nın başlama vuruşuyla hareketlenen maçta, ilk hücum hakkı yine İtalya’nın oluyordu. Baskıyı savuşturmaya çalıştığımız anlarda, imdadımıza yetişen serbest vuruşla oyunumuzu taşıdık. Paslaşmada yaşadığımız sıkıntıyla az daha topu kaybediyorduk ki mucizevi bir vuruş yaptı Nermin. Rakibin topu almasını engellemek isterken yaptığı vuruş, kanattaki oyuncumuz Ayça’nın kucağına düştü. Bu ikramı geri çevirmeyen Ayça da takımımızı 5-0 öne geçiyordu. Sayı sonrasında İtalya’nın denemelerini gördük. Hülya’nın, Gülnur’un rakibine yükselmesiyle yaşanan paylaşım sıkıntısı, İtalya’nın oyunu taşımasına yaradı. Neyse ki Sedanur’dan iyi bir savunma geliyor ve penaltı avantajıyla top, Türkiye’ye geçiyordu. Bu esnada, oyuncularımızın hakem mikrofonuna yasıyan konuşmalarından penaltının nasıl kullanılacağına dair bir kritik yapıldığını duyduk. ”Line out mu? Scrum mı?” konuşmasından, scrum kararı çıkıyor, scrumda kuvvetli İtalya’nın topu kazanmasıyla skora denge geliyordu:5-5. Yeniden başlama vuruşunu karşılasak da organize olmakta, topu sağlıklı paylaşmakta sıkıntı yaşıyorduk. Hedefi bulmayan kalitesiz paslar bizi hataya zorladı. Sayı alanımıza yakın bir bölgede yaşanan kayıp, skor tabelasını İtalya lehine değiştirdi:5-12. İlk yarının sonunda eşitlik sayısını ararken, karşılaştığımız baskıdan, savunma arkasına yapılan bir vuruşla çıkmak istedik. Uygulama düşünüldüğü gibi olmayınca, savunmada dengesiz yakalandık. Ağır basan yorgunluğun da etkisiyle rakibe hamle yapamadık ve devreye 5-19 geride girdik. İkinci yarı öncesinde yenen bu sayı, moral bozucuydu.
İkinci yarıyı başlatan vuruşumuz on metre çizgisini geçmeyince, İtalya scrum seçiyor ve oyun, kaldığı yerden hareketleniyordu. Scrum sonrasında savunma gayretimizin karşılığını aldık ve topla oynamaya başladık. Oyunun sıkıştığı sırada, Ayça’nın üç İtalyan oyuncu arasından çıkarak sayıya koşması bizleri umutlandırdı. İhtiyacımız olan sayıya, ikinci yarının başında ulaşmıştık. Ancak, ekstra sayıları bir türlü toplayamıyorduk:10-19. Kalan sürede bir sayı daha bulan İtalya, maçı, 10-24 kazanarak turnuvayı dokuzuncu tamamladı.
İlk iki günkü performanslarımızdan uzak bir maçtı. Mücadelemiz yine yüksekti. Ancak uygulama kısmında sıkıntı yaşamıştık. Gününde olmayan bazı oyuncularımız, daha ilk yarının ortalarında yerini kenardan geleceklere bırakabilirdi. Benim ilk aklıma gelen, Hülya-Gülşah değişikliğiydi. İtalya, fiziksel olarak bize karşı daha büyük ve kuvvetliydi. Müdahalelerimizi(tackle), en az iki kişi yapmak zorunda kalıyor, daha çok koşuyor, daha çok yoruluyorduk. Hücumdaki en büyük sıkıntımız, top paylaşımındaki kalitenin düşmesiydi. Atılan tehlikeli ve isabetsiz paslar, birçok kez baskı yememize ve nihayetinde, İtalya hanesinde değişikliğe sebep oldu. Rakiplerimizde inanılmaz açılardan vuruş yapabilen oyuncuların olduğunu düşünürsek, ekstra vuruş(conversion) isabet oranımızı arttırmalıyız. Son olarak, sahanın belli bölümlerinde kullanılmak üzere bazı penaltı taktiklerini repertuarımıza eklemeliyiz.
Genel olarak başarılı bir turnuva geçirdiğimizi düşünüyorum. İlk defa yer aldığımız bu seviyede kalmak, bizim için başarı olacaktır. Fransa maçını bir kenara koyarsak, İrlanda, Çekya ve Portekiz maçlarında iyi bir performans gösterdik. Halen, Çekya’yı yenebileceğimizi düşünüyorum. İtalya maçı ise, en kötü olduğumuz karşılaşmaydı. Eminim ki Koç Mendia, bu maçın kritiğini yapacaktır.
Turnuva boyunca, oyunun iki yönünde de müthiş katkı aldığımız oyuncular oldu. Sedanur Bolat, her turnuvada izlemeye alıştırdığı performansını sergiledi. Sahada her işi yapan büyük bir emekçi… 5 Haziran tarihinde, Francesco Isaac tarafından yayımlanan ”Makarska’da İzlenecek 7 Oyuncu” isimli makalede, Sedanur için şöyle deniyordu: ”Türkiye, en genç ragbi ülkelerinden biri olabilir. Ama bu, Sedanur gibi muhteşem oyunculara sahip olmadıkları anlamına gelmiyor. 23 yaşındaki oyuncu, 2023 yılında Türkiye’ye için yaptığı sayılarla, ülkesinin Championship seviyesine yükselmesine yardımcı oldu.”. O’nu izlemesi, gerçekten çok keyifli.
Bu yıl, büyük sıçrama yapan oyuncularımız var. Bunlardan biri, Ayça Akçınar. U18’den beri takip ettiğimiz Ayça, yeteneğiyle kendisini hemen belli eden genç bir oyuncumuz. Geçen yılki yazılarımda, ”Oyun bilgisini geliştirmeli” demiştim. Aradan geçen bir yıldaki gelişim, takdir edilesi… Pozisyon alışı, oyun görüşü, sahadaki emin duruşu, hücumunun yanında savunmadaki başarısıyla övgüleri hak ediyor.
Sıçrama yaptığını düşündüğüm diğer oyuncumuz ise, Fatmanur Diril. Daha önceki turnuvalarda oyuna sonradan giren, girdiğinde de insanı ikilemde bırakan bir profil sergiliyordu. Şu an ise, gösterdiği performansı çok takdir ediyorum. Başlama vuruşlarındaki catch yeteneği, yere sağlam basması, müdahalelerdeki(tackle) başarısı, hem hızlı hem kuvvetli olması, oyun bilgisini geliştirmesi çok değerli. Milli takımımız, scrum ve line out ekibinin kanat oyuncusunu bulmuş gibi görünüyor.
12 takımlı Championship Serisi’nde, aramızdaki makasın çok açık olduğu rakipler olduğu gibi rekabet edebileceğimiz, kısa sürede yanlarına yaklaşacağımız rakipler de mevcut. Championship seviyesinde kalmaya devam edersek, bu farkı birkaç yıl içerisinde kapatabileceğimize inanıyorum.
Serinin ikinci ayağı için hazırlıklarına 18 Haziran’da Edirne’de başlayacak 7’li Ragbi Kadın Milli Takımımız. 23 Haziran’a kadar sürecek çalışmalar, Şükrü Paşa Atletizm Pisti’nde gerçekleşecek. Almanya ayağı öncesinde Milli Takımımıza başarılar diliyoruz.
NOT: Fotoğraf, Türkiye Ragbi Federasyonu Instagram hesabından alınmıştır.