Ragbi Günlükleri 34
Ragbi, sertlik ve mücadelenin üst düzeyde olduğu bir spordur. Bu sporla uğraşıyorsanız, fiziksel olarak hazır halde olmanız gerekir. Türk kamuoyunda giderek bilinirliği artan bu sporun sadece erkek sporculara yakıştırılmasına, ragbi denince zihninizde erkek sporcuların canlanmasına izin veriyorsanız, hata yapıyorsunuz.
Dünyada ve ülkemizde gözü kara, bu spora âşık çok sayıda kadın sporcu var. Sertlikse sertlik, mücadeleyse mücadele… Ragbinin bütün erdemlerine bağlı kalarak ve bu oyunun hakkını vererek oynuyorlar. Ragbi Günlükleri’nin okuyucularına işte bu kadınlarımızı, Türkiye’de ragbinin ilerleyebilmesi için çaba gösteren kadın takımlarımızı tanıtmak istiyorum.
Seri olarak planladığım yazılarımın ilkinde konuğum, 7’li Ragbi Kadınlar Ligi’nin son Türkiye şampiyonu Firuzköy SK kadın ragbi takımı olacak. Takımın antrenörlerinden Homa Karampour ve takım kaptanı Nermin Cem’e katılımları; bir diğer Firuzköy ragbi takımı antrenörü İraj Abdi’ye de tercümesi için teşekkür ediyor, röportaja geçiyorum.
ZAFER ERAY(ZE): Okuyucularımıza sizi tanıtarak başlayalım.
HOMA KARAMPOUR(HK): Ben Homa Kapampour, Firuzköy Ragbi kadın takımının antrenörüyüm. İran’ın ilk kadın ragbi oyuncularındanım ve aynı zamanda yurtdışında antrenörlük yapan ilk kadınım. İran’da hakem komitesi başkanlığı ve İran Kadın Ragbi Ligi organizasyon başkanlığı görevlerinde bulundum.
ZE:Ragbiyle tanışma hikâyenizden bahseder misiniz?
HK: Beş yaşımdan beri sporla uğraşıyorum. Yıllar önce, bu spor İran’da kadınlar arasında aktif değilken, bazı aile üyelerimin ve tanıdıklarımın İran Erkek Ragbi akımı’nda oynamasıyla, bu spora ilgi duymaya başladım. Dünyanın önde gelen takımlarının videolarını izlemeye çalıştım. Bu, oyunun kurallarını daha iyi öğrenmemi sağladı. 17 yıl önce ilk ragbi eğitim kursuna katılmamla birlikte resmi faaliyetlerim başladı.
ZE:Firuzköy Ragbi kadın takımının oluşturulma fikri nasıl ortaya çıktı? Oyuncuları nasıl bir araya getirdiniz?
HK: Kadın takımımız kurulmadan önce, iki kategoride aktiftik. Erkek takımımızın antrenörleri İraj Abdi ve Doğan Doğan’ın önerisi ve kulüp başkanımız Sayın Recep Baş’ın onayıyla takımımızı oluşturduk. Türkiye’nin farklı birçok ilinden yetenekli ve milli sporcuları bir araya getirdik.
ZE: Antrenmanlarınızı nerede yapıyorsunuz? Antrenmanlar sırasındanelere odaklanıyorsunuz?
HK: Oyuncularımızın çoğu, farklı şehirlerde öğretmenlik yaptıkları için antrenmanlarına bireysel olarak devam ediyorlar. Genel olarak takım antrenmanlarımız, turnuvalarımızdan önce haftalık kamp şeklinde yapılıyor. İstanbul Avcılar Belediyesi’nin tahsis ettiği Atatürk Stadı’nda teknik ve taktik antrenmanlarımızı gerçekleştiriyoruz.
ZE: Takım olarak katıldığınız ilk ulusal şampiyonada, 7’li Ragbi Türkiye şampiyonu oldunuz. Bu süreci anlatır mısınız? Nasıl çalıştınız? Oyuncuları nasıl motive ettiniz?
HK: Altın Kupayı başından beri istiyorduk. Ekibimizin; zeki, becerili ve çok yetenekli oyuncuları var. Takımımız bu sonucu hak etti. Bizim amacımız, yerli rekabetin ötesinde uluslararası yarışmalara katılmak. Çünkü bu oyunculara inanıyoruz.
ZE: Turnuvada oynadığınız maçların skorlarına bakınca sizler için çok rahat geçtiğini düşünüyoruz. Öyle mi oldu? Maç sabahı takımla yaptığınız konuşmalarda, bu skorlara yakın bir ön görünüz oluşmuş muydu?
HK: Oyuncularımızın yeteneklerini göz önüne aldığımızda, harika sonuçlar bekliyorduk. Ancak hiçbir rakibi küçümsemiyoruz. Hiçbir başarı kolay değildir ve bu başarının arkasında uzun süren bir çalışma ve irade var.
ZE: Kadronuza baktığımızda yetişmiş, milli takımlar seviyesine yükselmiş oyunculardan kurulu olduğunu görüyoruz. U18’den başlayarak, alt yaş grubu gençlere ulaşıp oyuncu yetiştirmek gibi planlarınız var mı?
HK: Bu konuda, ileride ele alacağımız fikirlerimiz var. Şu anki odak noktamız, korona virüsün olağanüstü durumundan dolayı A takımızdır.
ZE: Takımınıza destekler nasıl? Gerek kulübünüzden gerekse Avcılar ilçesinden?
HK: Avcılar Belediye Başkanı Sayın Turan Hançerli, Firuzköy SK Başkanı Sayın Recep Baş ve takımımızın sponsoru Tiryakiler Elektronik ve Tekstil şirketi; antrenman sahasından ekipmana, ulaşım ve konaklamaya kadar her türlü ihtiyacımızı karşılıyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Bu yolda, bize ve gelecekteki planlarımıza her zamankinden daha fazla destek ve eşlik edecekler.
ZE: Instagramdan yaptığınız bir paylaşımda, Alev Kelter’i etiketleyerek bir mesaj göndermiştiniz. Kendisi de talep olması halinde Türkiye’de bir eğitim kliniği yapabileceğini söylemişti. Aranızdaki iletişim devam ediyor mu? Instagramda gördüğümüzün haricinde aranızda başka konuşmalar da geçti mi?
HK: Oyuncularımız, Alev Kelter ile ilk iletişimimizi İrlanda’da düzenlenen 2017 Kadınlar Dünya Ragbi Şampiyonası’nda gerçekleştirdiler. Annesi Türk olduğu için oyuncularımızın O’nu orada desteklemesi hoşuna gitmiş. Ayrıca sosyal medya üzerinden kendisi ile iletişimi devam ettirmeye çalışıyoruz. Kendisi çok sıcakkanlı ve yardımsever. Türkiye’ye de davet ettik. İleride bir gün kendisini mutlaka Türkiye’de ağırlayacağımıza inanıyoruz.
ZE: Pandemi süreci sizleri nasıl etkiledi? Takım olarak hiç toplanabilme fırsatınız oldu mu? Antrenmanlarınız ne durumda? Bu süreçte, oyuncularınızdan bireysel antrenmanlar anlamında istekleriniz oldu mu?
HK: Pandemi ve tadilat nedeniyle şu anda Avcılar Atatürk Stadı kapalı durumda bulunuyor. Belediye Başkanımız Sayın Turan Hançerli’nin ev sahipliğindeki toplantıda, oyuncularımıza 2020 yılı şampiyonluk kupası ve madalyaları teslim edildi. Oyuncularımız farklı şehirlerde yaşadıklarından, eskisi gibi bireysel antrenman yapıyorlar. Bu süreçte, iki kez beraber antrenman yapabildik ve oyuncuların fiziksel olarak gayet iyi durumda olduklarını gördük.
ZE: Türk gençleri, Türk kadını neden ragbiye başlamalı? Ragbi sporu onlara ne katabilir?
HK: Bugünün sporcu kızları; yarının toplumunun aktif kadınları ve çocuklarını yetiştirerek, toplumu şekillendirmede çok önemli rol oynayacak ve geleceğin anneleri olacaklar. Bence spor, eğitimli bir vücuda, yaratıcı ve hazır bir zihne ek olarak sporcuların ruhunu besliyor ve onları daha hazırlıklı, daha cesur ve tabii ki karmaşık sorunlarla yüzleşmeye daha sabırlı hale getiriyor. Rugby sporundan oyuncuların kişiliklerine ve davranışlarına girebilecek konular olarak, ragbinin beş temel erdeminden bahsedebiliriz: Birlik ve bütünlük, dayanışma, saygı, düzen, tutku.
ZE: Son sözlerinizle röportajı tamamlayabiliriz.
HK: Umarım sporun ruhu, önce sporcunun sonra da toplumun kültürüne yansır. Sahada rakibimiz ama maçtan sonra hepimiz iyi arkadaşız. Benim sevgili ragbi ailelerim, hem İran ragbisi hem de Türkiye ragbisi için en iyi dileklerimle…
Yazının ikinci bölümünde, Firuzköy SK kadın ragbi takımının kaptanı Nermin Cem ile gerçekleştirdiğimiz röportajı okuyacaksınız.
ZAFER ERAY(ZE):Nermin, okuyucularımız için kendinden bahseder misin?
NERMİN CEM (NC):Merhaba, ismim Nermin CEM. 1990 yılında İzmir’de doğdum. Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunuyum. Şu an İstanbul’da bir ortaokulda beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapıyorum.
ZE: Ragbiyle tanışma hikâyeni öğrenmek isteriz.
NC: Ragbiyle tanışma hikâyem, ODTÜ Ragbi’nin kurucularından hala takım arkadaşım olan Zeynep Yalman’ın yüksek lisans eğitimi için İzmir’e gelmesiyle başladı. İzmir’de bir kulüp kurmak için üniversitemizden bir hocamızla irtibata geçmesi üzerine kendisiyle tanıştım. Akabinde çok hızlı bir şekilde takımımız kuruldu ve antrenmanlara başladık. Aslında bu hikâyeyi Zeynep’in kendi hocamla görüşmesini güzel bir tesadüf, o sırada üniversitenin son senesinde olmamın da büyük bir şans olduğuyla özetleyebilirim.
ZE: Yıllardır ragbi camiasının içindesin ve hem kulüpler hem de üniversiteler liginde birçok başarı yaşadın. Milli takımda forma giydin. FiruzköyRagbi kadın takımına katılma fikri nasıl ortaya çıktı?
NC: Başarı konusundaki istikrarımızı kulüplerimizde gösteremedik. 8 yıldaki 7 şampiyonluğumuzu 5 farklı kulüple elde ettik. Başarılarımız, kulüplerin ragbibranşlarını kapatmalarına engel olamadı maalesef. Bu konuda kalıcı bir çözüm üretmemiz şarttı. Takımımızın makul çoğunluğu İstanbul’da ikamet ettiğinden buradan bir kulüp bulmamız bizim için en mantıklı çözüm olacaktı. Bu noktada Firuzköy Spor Kulübü bize kapılarını açtı ve böylece kadın ragbi takımını oluşturmuş olduk.
ZE: Takım arkadaşlarına baktığımda, yıllardır beraber oynadığın isimleri de görüyorum. Aranıza daha önce beraber oynamadığın yeni katılımlar da oldu mu? Takımın havasından bahseder misin bizlere?
NC: Öncelikle ragbiye beraber başladığım arkadaşlarımla hala aynı formayı paylaşıyor olmak büyük mutluluk. Tabii ki yeni oyuncular da katılıyor aramıza. Devam edenler, ara verenler, bırakanlar oluyor ve bu döngü her zaman böyle sürüyor. Bugüne kadar takımımızı olumsuz yönde etkileyecek bir sorun yaşamadık. Bu konuda en büyük avantajımız kemik ve tecrübeli bir kadroya sahip olmamız diyebilirim. Dolayısıyla aramıza katılan her oyuncu kolayca takıma adapte olabiliyor.
ZE:2020 sezonunda 7’li Ragbi Türkiye şampiyonluğu yaşadınız. Yeni bir takım olmanıza rağmen gelen bu şampiyonluğu anlatır mısın? Oyuncu grubunuzda şampiyonluk üzerine ne koşuldu?
NC: Sezona yeni bir kulüp ile başladık. Gerçekten çok kaliteli antrenörlerimiz var. Güçlü bir oyuncu kadrosuna sahibiz. Takım olarak kenetlenmişiz aynı hedefe için sahaya çıkıyoruz. Maç aralarında birbirimizi motive ediyor, antrenörlerimizin istediklerini sahaya yansıtmak için elimizden geleni yapıyoruz. İşte şampiyonluk böyle geldi. Hayalinizdeki şampiyonluk bu muydu derseniz değildi elbette. Pandemi sebebiyle oynanamayan 2. ve 3. ayağı da namağlup tamamlayıp kupamızı sahada kaldırmak isterdik ama bu sene şampiyonluğumuz erken geldi.
ZE: Uzun yıllardır milli formayı da giyiyorsun. Bu kadar yıl sonra hala aynı heyecanı taşıyor musun? Milli takım kariyerinden bahseder misin?
NC:2013 yılından beri milli takımda yer alıyorum. Milli takım olarak yükselen bir başarı grafiğimiz var. Her sene bir önceki yıldan daha başarılı bir şekilde tamamlıyoruz turnuvaları. Bu başarılarda hem kulüp antrenörlerimizin hem de milli takım antrenörlerimizin büyük emeği var. Hepsine buradan sizin vesileniz ile teşekkürlerimi sunuyorum. Kendi adıma sadece milli takım formasını giymek değil, bütün bu başarılarda yer almak büyük gurur kaynağı. Zaten milli takım formasını üzerinize giydiğinizde heyecanlanmamanız mümkün değil. O andan itibaren koskoca bir ülkeyi, bayrağı temsil ediyorsunuz. Bu hissiyat içinizdeki heyecanı daima canlı kılıyor.
ZE: Antrenörünüze sordum, sana da sormak istiyorum. Bir Türk genci, bir Türk kadını neden ragbiye başlasın? Ragbi, onlara ne katabilir?
NC: Ragbi; yaşınız, cinsiyetiniz, fiziki özellikleriniz ve yetenekleriniz ne olursa olsun herkesin oynayabileceği bir spordur. Bu anlamda ragbinin en önemli özelliğinin birbirine destek olma ve takım çalışması olduğunu söyleyebiliriz. Bütün takım sporlarında olduğu gibi sportmenlik ve disiplinin öneminden bahsederken, kurallar dâhilinde fiziksel müdahaleye izin verildiğinden cesaretin de öneminden bahsetmek gerekir. Ragbi, mücadele gücü üst düzey bir spor olduğundan bu yönüyle kesinlikle bizim ruhumuzu en iyi yansıtan spor olduğunu düşünüyorum.
ZE: Bir eğitimci olarak, öğrencilerine ragbiyi anlatıyor musun? Tepkileri nasıl oluyor?
NC: Evet, öğrencilerime ragbiyi anlatıyorum. Bugüne kadar çalıştığım bütün kurumlarda lise ve ortaokul seviyesinde takımlar çalıştırdım. Ragbi, öğrencilerim için yeni öğrendikleri bir spor olduğundan bir hayli ilgilerini çekiyor. Tabii ki bu ilgide topumuzun büyük faydası oluyor. Şekil itibariyle ragbi topu çocuklara farklı geldiğinden bu sporu sevmeleri de kolay oluyor. Beni zorlayan tek şey çocuklara tek topla oynamak zorunda olduğumuzu anlatmak oluyor.
ZE: Son sözlerinle röportajı tamamlayabiliriz.
NC: Sahalardan uzak kaldığımız bu dönemde yazılarınızla bizi ragbiye bağladığınız için teşekkür ediyor, kıymetli çalışmalarınızın daim olmasını diliyorum.
