Ragbi Günlükleri 63
SPORDA KORUMA
Toplumların her yönden gelişip kalkınabilmesi ve ilerleyebilmesi, o toplumun geleceğini şekillendirecek olan çocukların fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan doğru gelişmesiyle mümkün olmaktadır. Çocukların sosyal, zihinsel, fiziksel ve ahlaki yönden en iyi şekilde gelişimlerinin sağlanmasında en doğru ve önemli araç ise spor aktiviteleridir. Ancak sporun saymakla bitmeyen bireysel ve toplumsal faydalarının yanında kendine özgü doğası gereği bazı istismar alanlarına da zemin hazırladığı görülmektedir. Spor ortamında özellikle çocuk ve genç sporcular, spor ortamındaki güç sahibi kişiler tarafından isteyerek ya da farkında olmadan ruh sağlıklarını ve gelişimlerini bozabilecek söz ve davranışlarla sürekli olarak muhatap olabilmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesinde, UNESCO’nun 1978’de yayınladığı Beden Eğitimi ve Spor Uluslararası Şartında ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) temel prensiplerinde olduğu gibi, birçok uluslararası sözleşme ve düzenlemede “spor yapmanın herkes için temel bir hak olduğu” vurgulanırken “güvenli ve kendilerine uygun ortamlarda spor yapmanın ve oyun oynamanın her çocuğun hakkı ve taraf devletlerin sorumluluğu” olduğu da belirtilmiştir. Bu noktadan hareketle başta Birleşik Krallık ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada gibi birçok gelişmiş ülke ve hatta bazı Afrika ülkeleri bu yasal dayanakları referans alarak; sporu yöneten kamu kurumları, spor federasyonları, spor kulüpleri ve çocukların katılım sağladığı tüm spor organizasyonları içerisinde “Sporda Çocuk Koruma Sistemleri” oluşturarak başta antrenör, yönetici ve veliler olmak üzere sporun tüm paydaşlarına yönelik düzenlemeler yapmıştır. Artık günümüzde çocukların katılım gösterdiği her türlü spor örgütü ve organizasyonlarında çocuk istismarı vakalarını önlemek, tespit etmek ve bildirmek amacıyla sporda çocuk koruma programları gün geçtikçe önemini artırmakta ve daha geniş uygulama alanı bulmaktadır.
SPORDA KORUMA TEMEL KAVRAMLAR*
Toplumların geleceği olan çocukların her türlü istismardan uzak durmasını sağlayacak tedbirleri alma sorumluluğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gereği taraf devletlerin sorumluluğundadır.Ülkeler çocuğun bedensel ve zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle özel ilgi ve yardıma ihtiyacı olduğunu kabul ederek buna yönelik önlemler almaktadırlar. Tüm alanlarda çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişimine yönelik tedbirler alınarak çocuk koruma programları hayata geçirilmiştir. Çocuk koruma programlarının uygulandığı alanlardan biri de spor alanlarıdır. Spor; fiziksel, zihinsel, duygusal ve toplumsal katkıları göz önüne alındığında önemli bir eğitim aracı fonksiyonuna sahiptir. Ancak spor alanlarında da çocukları istismara uğratabilecek davranışlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle uluslararası örgütler, spor alanlarında da çocuk koruma programlarını hayata geçirmiştir. Çocuk koruma programları ve sporda çocuk koruma programlarının anlaşılabilmesi için çocuk koruma, sporda çocuk koruma, taciz, istismar ve güvenli spor kavramlarının bilinmesi gerekmektedir.
Çocuk Koruma
On sekiz (18) yaşın altında olan ve bütün toplumların temelini ve geleceğini oluşturan çocukların fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı olması, kendi değerlerinin farkında olarak yetişmesi ve bu değerleri insanlığın yararına kullanabilmesi; ülkeler açısından oldukça önemlidir. Çocukların ihmal ve istismardan korunmalarına ilişkin tarihsel sürecin, çocukluğun, bireyin yaşamında ayrı bir süreç olarak ele alınmasıyla başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ortaçağdaki Rönesans ve Reform Hareketleri ve onu izleyen Aydınlanma Çağı felsefesi sonucunda, çocukların eğitiminin önemi anlaşılmış ve çocukların yetişkinlerden ayrı bireyler olarak ele alınmaları gerektiği ifade edilmiş ancak 20. yüzyıla kadar, çocukların ihmal ve istismardan korunması gerektiği anlayışı gelişmemiştir. Avrupa’da modern çocukluk anlayışının gelişmeye başlamasıyla çocuğun özel olarak korunması gerektiği kabul edilmiştir.
Günümüzde toplumlar tarafından kabul gören bu anlayış gereğince, çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle özel ilgi ve yardıma ihtiyacı olduğu ve çocukların da yetişkinler gibi haklarının olduğu kabul edilmektedir. Modern anlamda çocukların korunma düşüncesi sanayi devriminin ilk dönemine kadar uzanmaktadır. Bu bağlamda sanayi devriminde ortaya çıkan, çocukların ağır şartlarda çalıştırılmaları sorununa yönelik çocukların korunması düşüncesi çocuklara yönelik ilk sosyal politika tedbirlerini ortaya çıkarmıştır. İlerleyen süreçte çocukların da yetişkinler gibi temel haklara sahip olması gerektiği düşüncesinden hareketle BM Çocuk Hakları Bildirgesi kabul edilmiş ve taraf devletler çocuklara yönelik politikalarını bu uluslararası belge ışığında şekillendirmişlerdir.
Tüm dünya ölçeğinde var olan ekonomik sorunlardan en çok çocuklar olumsuz etkilenmekte, bazı çocukların temel gereksinimleri karşılanamamakta, sağlıklı bireyler olarak yetişebilmelerinin önünde engeller bulunmaktadır. Zamanla küçülen ve geniş aile desteğinden yoksun kalan bazı ailelerin çocuklarına bakamadıkları durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu çocukların toplumsal sistem tarafından korunması ihtiyacı söz konusu olmaktadır. Korunması gereken çocuklar olgusu, her toplumun içinde bulunduğu kendine özgü siyasal ve sosyal ortamın, ekonomi politikalarının bir ürünü ve önemli sosyal sorunlardan biri olarak kendini göstermektedir.Çocuk korumakavramının temelini çocuğun esenliği oluşturmaktadır. Çocuk esenliğikavramı, çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişim yoluyla bireyin kendisi, başkaları ve çevre ile ilişkili olarak kendine özgü potansiyelini geliştirmesi olarak tanımlanmaktadır.
UNICEF, çocuk koruma kavramını; çocuklara yapılan her türlü şiddet, istismar, ihmal, sömürü ve taciz olaylarını engelleme ve bu olaylara kısa sürede yanıt verip müdahale etme olarak tanımlamaktadır.
Çağdaş bir çocuk koruma paradigması, çocuğun bakımından ve korunmasından sorumlu tüm kişi ve kurumları kapsamalıdır. Örneğin; antrenörlerin iyi niyetli olarak ortaya koydukları davranışlar fiziksel, cinsel veya duygusal istismar izlenimine veya yanlış anlamalara yol açabilir. Bu nedenle antrenör, spor ortamında kendisine karşı ortaya çıkabilecek risklerin de farkında olmalı ve kimsenin zarar görmeyeceği şekilde davranmalıdır. Bu doğrultuda çocuk koruma kapsamında alınan önlemler çocukların yanı sıra antrenör, yönetici, ebeveyn ya da çalışan gibi spor alanındaki tüm unsurların korunmasını amaçlar.
Sporda Çocuk Koruma
Çocukların geleceğimizin güvencesi olduğu, sağlıklı nesillerin sağlıklı toplumlar yaratacağı ve çocukların toplumların geleceğini hemen her yönden etkileyeceği inkâr edilemez bir gerçektir.Bu nedenle çocuk ve ergenlerde gelişimin fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan bir bütün olarak olumlu şekilde ilerleyebilmesini sağlamak önem arz etmektedir. Çocukların gelişimini bir bütün içerisinde sağlayabilecek en önemli araçlardan biri de spordur. Spor, bireyin fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak gelişimini bir bütün içerisinde sağlayarak toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlar.Ancak özellikle çocukların ve gençlerin beden ve ruh yapısının eğitilip geliştirilmesinde en uygun ve önemli eğitim aracı olarak kullanılan spor faaliyetleri, çocuklar için en çok risk taşıyan alanlardan biri haline gelerek birtakım istismarların zeminini de oluşturabilmektedir. Özellikle çocuk ve genç sporcular, eğitimcileri ve yöneticileri tarafından reddetme, aşağılama, tehdit etme, suçlama gibi kabul edilemez söz ve davranışlara sürekli olarak muhatap kalabilmektedir. Birçok antrenör ve spor yöneticisi, başarı merkezli bir düşünce yapısına sahip olabilmektedir. Ancak başarı merkezli odaklanma düşüncesi uzun dönemde özellikle çocuk ve genç sporcuların gelişimine zarar verebilmektedir. Sportif performansta mükemmellik sadece kişisel mükemmellik ile mümkündür. Sporcuların güvenliğine, her yönden gelişimsel gereksinimlerine ve sağlığına öncelik vermek, çocukları sporda kötü muameleden korumanın ve uzun vadeli performansa ulaştırmanın en etkili yoludur. Sportif başarının cazibesi, maddi ve manevi getirileri, spor ortamlarındaki etkileşimin yüksek olması, sporcunun kariyer anlamında yükselme isteği ve sporcu ve antrenör arasında kuvvetli güven ilişkisi, spor ortamında ortaya çıkan çeşitli istismar davranışlarının göz ardı edilmesine ve normalleşmesine neden olabilmektedir. Spor alanlarının istismara açık olmasına neden olan bir diğer unsur ise spor eğitimi içerisinde sporcuya her koşulda fiziksel temasta bulunmanın normal bir davranış olarak algılanmasıdır. Antrenörler hareketin teknik gösterimi, şakalaşmak ya da oyuncuyu motive etmek amacıyla sporculara fiziksel temasta bulunabilmektedirler. Ancak antrenörler isteyerek ya da farkında olmadan yaptıkları bazı fiziksel temaslar ile çocuk sporcuları istismar edebilmektedir. Bu nedenle sporda çocuk koruma kapsamı içerisinde uluslararası spor örgütleri fiziksel temas ile ilgili bazı standartlar getirmişlerdir. Bu standartlar, yetişkinlere ve çocuklara dokunma için uygun şeklin ve içeriğin neler olduğunu açıklama ve sporda hangi fiziksel temasın makul olarak kabul göreceğini anlatma amacını taşımaktadır. Örneğin, Birleşik Krallık Kayak Federasyonu çocuk koruma politikalarında; fiziksel temasın gizli, saklı veya gözden ırak yerlerde uygulanmaması, temas öncesi nereye ve ne amaçla fiziksel temasta bulunulacağının bilgisinin verilmesi ve genital bölgelere dokunmaktan kaçınılması gerektiğini belirtilmektedir.
Spor alanında oluşabilecek taciz ve istismar biçimlerinin sporcu üzerinde çok önemli, hayati etkileri olmaktadır. Bu etkiler, aşağıdakilerin herhangi birini veya tümünü içerebilmektedir.
Fiziksel: Hastalıklar ve yaralanmalar, performans kaybı, düzensiz yeme bozuklukları, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
Bilişsel: Kendine güvensizlik
Duygusal: Geçici ruh hali durumları
Davranışsal: Okulu bırakma, hile yapma olasılığının yüksekliği
Zihinsel: Kaygılı olma hali, depresyon, kendine zarar verme, intihar
İlişkilere Etki: Sosyal dışlanma, ötekileşme
Ekonomik kayıplar vb.
Spor alanlarında oluşabilecek bu risk unsurlarının önlenebilmesi için başta İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde spor yönetimi ile ilgili kamu kuruluşları, spor federasyonları ve spor kulüpleri içerisinde sporda çocuk koruma sistemi oluşturarak antrenör, yönetici gibi spor elemanlarını kapsayan düzenlemeler yapılmış ve sporda çocuk korumanın çocukların katılım sağladığı tüm spor organizasyonlarında görev alan herkesin sorumluluğunda olduğu anlaşılmıştır. Bu doğrultuda oluşturulan sporda çocuk koruma programı ile çocukların katılım sağladığı spor faaliyetlerini yöneten ve uygulayan bütün örgüt ve organizasyonlarda, çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal, ekonomik, kültürel ve etnik olmak üzere tüm yönlerden korunması amaçlanmıştır. Spor organizasyonlarında görev alan tüm unsurların konu hakkında eğitilmesi, çocuk istismarı olaylarının oluşmadan önlenmesi ve ihbarlara en hızlı ve uygun şekilde müdahale edilebilmesi için gerekli düzenlemelerin uygulamada ve hukuki zeminde sağlanmasına yönelik tedbirler alınmıştır.
Taciz ve İstismar
Taciz ve çocuk istismarı, çeşitli toplumlarda ve kültürlerde farklı şekilde algılanmaktadır ve tanımlanmaktadır. Çünkü toplumlarda kültürlere bağlı olarak ailelerin çocuklarına karşı davranışları da farklılaşabilmektedir. Bu durum, yapılan davranışın normal olarak kabul edilmesi ya da ihmal veya istismar olarak değerlendirilmesinde farklılıklara yol açmaktadır. Türk Dil Kurumu taciz kavramını tedirgin etme, rahatsız etme şeklinde tanımlarken istismarkavramını ise sömürme olarak tanımlamıştır. Çocuk istismarı ifadesi çocukların anne ve babaları, öğretmenleri, antrenörleri gibi onlara bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli sorumluluk, güç ve güven ilişkisi içinde oldukları kişiler ya da yabancılar tarafından bedensel veya psikolojik sağlıklarına zarar verecek, sosyal gelişimlerini engelleyecek şekilde uygulanan tüm fiziksel, duygusal veya cinsel tutumları, ihmali ve ticari amaçlı sömürüyü kapsar.
Dünya Sağlık Örgütü; fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal olmak üzere 4 temel istismar biçimi olduğunu belirtmektedir. Fiziksel istismar; fiziksel travma veya yaralanmaya neden olan yumruklamak, dövmek, tekmelemek, ısırmak ve yakmak gibi kasıtlı veya istenmeyen eylemler anlamına gelir. Bu tür bir davranış zorunlu veya uygunsuz fiziksel aktivite, zorla alkol tükettirilmesi ve doping kullandırılmasından oluşabilir. Cinsel istismar; cinsel istismar kavramı, henüz cinsel gelişimini tamamlamamış bir çocuğun ya da ergenin, bir erişkin tarafından cinsel arzu ve gereksinimlerini karşılamak için güç kullanılarak, tehdit ya da kandırma yolu ile kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Bir temas olsun ya da olmasın çocuğun erişkin tarafından cinsel uyarım, cinsel doyum için kullanılmasıdır. Duygusal istismar; ebeveyn ya da çocuğa bakan kişinin; uzun süre reddetme, aşağılama, tehdit etme, suçlama gibi davranışları ya da sözleriyle çocuğun ruh sağlığını bozacak etkide bulunması ve çocuğun bu nedenle büyüme, gelişme ve ruh sağlığı açısından genetik kapasitesine ulaşmasının engellenmesidir. Çocuğun duygusal istismarı tek başına da olabilir ya da fiziksel veya cinsel istismar ile birlikte de görülebilir. Bu nedenle en sık yaşanan istismar türü olarak tanımlanabilir. İhmal; çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin, çocuğun; beslenme, barınma, eğitim, korunma, sevilme gibi temel fiziksel ve duygusal gereksinimlerini karşılamaması durumudur.
Taciz ve istismar; ırk, din, renk, inanç, etnik köken, fiziksel özellikler, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, engellilik, sosyo-ekonomik durum ve atletik yetenek dahil olmak üzere herhangi bir temele dayanabilir. Bu doğrudan veya internet tabanlı olabilir. Taciz ve istismar genellikle otoritenin kötüye kullanılmasından kaynaklanır. Yani, bir bireyin başka bir kişiye karşı konumunu, gücünü veya otoritesini olumsuz anlamda kullanmasını ifade eder. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, taciz ve istismarın bir bütün olduğunu ve bu nedenle ayrılmaması gerektiğini düşünmektedir.
Her yaştan bireyler, çeşitli taciz ve istismar biçimlerine karşı hassastır. Yapılan bilimsel çalışmalar, çocuklar ve engellilerin en yüksek risk altında olduğunu, en çok psikolojik istismarın yaşandığını ve kızların cinsel şiddet, taciz ve sömürü açısından daha fazla risk altında olduğunu göstermektedir.
Güvenli Spor
Güvenli spor; tüm spor aktivitelerine katılan sporcuların, çalışanların, antrenörlerin ve yöneticilerin sağlığı ve organizasyonların geleceği için hayati önem taşımaktadır. Bir sporcunun en yüksek seviyeye ulaşabilmesi için yıllar boyunca büyük bir özveri göstermesi gerekmektedir. Spor hayatındaki yolculuğun her aşamasında yer alan olumlu ve etik bir spor ortamı; her sporcunun katılımını, gelişimini, sağlığını ve sahadaki başarısını arttırır.
Antrenör, yönetici ve spor çevrelerinde yer alan tüm paydaşların, sporcuların taciz ve istismardan tamamen arındıkları ve onların başarıları ve gelişimleri için gerekli bütün önlemlerin alındığı çevreleri oluşturması gerekmektedir. Bu nedenle tüm spor örgütleri sporcu, antrenör ve diğer katılımcıların güvenli alanlarda spor yapabilmelerini sağlamak için standartlar geliştirmek ve uygulamakla sorumludur. Buna yönelik olarak başta İngiltere olmak üzere birçok ülke ve uluslararası federasyon güvenli bir ortamda spor yapmak için standartlar geliştirmiştir.
*ŞAHİN, Mustafa Yaşar, Alperen Halıcı, Aylin Uğurlu(2020), ‘‘Sporda Koruma Temel Kavramlar’’. C. Koca(ed), Sporda Psikososyal Alanlar 1. İçinde: s.131-135, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Yayınları.