Ragbi Günlükleri 76

  Her olimpiyat sonrası Türkiye’deki spor federasyonlarında bir telaş başlar, seçim telaşı. Önümüzdeki süreçte Türkiye Ragbi Federasyonu’nda(TRF) da bir seçim gerçekleşecek. Başkan adaylığını açıklamış, seçimlerde yarışacak üç adayımız bulunuyor şu anda. Ragbi Günlükleri’nde bir süre, TRF’deki seçime odaklanacağız ve adayların, siz okuyucularımıza ulaşmasına aracı olacağız.

                Bu haftaki konuğumuz, TRF başkan adaylarından Sayın Hüseyin Gazi SÖNMEZ olacak. Merak ettiklerinizi kendisine sordum. Sayın Sönmez’e katılımı için teşekkür ediyor ve röportaja geçiyorum.

ZAFER ERAY(ZE): Okuyucularımıza sizi tanıtarak başlayalım.

HÜSEYİN GAZİ SÖNMEZ(HGS): 1973 yılında Ankara’da doğdum. ODTÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda lisans eğitimime başladım. Yabancı Diller okulunu tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, Sporcu Sağlığı ve futbol anabilim dallarında lisans eğitimimi tamamladım. Aksaray Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde Spor Yönetimi alanında Yüksek Lisansımı tamamladım. Halen, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Antrenman ve Hareket Anabilim Dalında Doktora eğitimime devam etmekteyim. Sporcu Sağlığı, Antrenman ve Hareket Bilimi, Spor Yönetimi alanlarında birçok bilimsel araştırma ve çalışmalarım bulunmakta. Profesyonel olarak atletizm, futbol, boks, kick boks, muay thai, squash, fitness branşlarında aktif sporculuk yaptım. Birçok Türkiye derecesine sahibim. Türkiye’yi yurtdışında her kademede defalarca temsil ettim. Cimnastik 3. kademe, futbol UEFA B, squash ikinci kademe, kick boks üçüncü kademe, boks ikinci kademe, fitness ikinci kademe, satranç, beyzbol, softbol ve halat çekme branşlarında antrenörlüklerim bulunmaktadır. Muay Thai Federasyonu Profesyonel İç Anadolu Bölge Hakem Kurulu Başkanı, Merkez Hakem Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kayseri İl Hakem Kurulu Başkanı olup, birçok branşta hakemliğim bulunmaktadır. Uzun yıllar Gençlik ve Spor Bakanlığında Genel Sekreterlik ve Spor Uzmanlığı yaptım. Halen, Abdullah Gül Üniversitesi’nde Beden Eğitimi ve Spor  Yüksekokulunda idarecilik ve eğitmenlik görevime devam etmekteyim.

ZE: Ragbiyle tanışmanız nasıl oldu? Türkiye Ragbi Federasyonu’nda daha önce görev aldığınızı da biliyoruz. Bu süreçten de bahseder misiniz?

HGS1990’lı yıllarda lisans eğitimimi aldığım Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri yıllarımda, üniversitemizde kurulan amerikan futbolu takımı ile başlayan bu süreç, bu günlere kadar içindeki bu ateş artarak büyümesine neden oldu. Gençlik yıllarımızda televizyonlardan canlı yayınlanan Amerikan Ulusal Amerikan Futbolu Ligi (NFL) maçlarını izleyerek hiçbir zaman bu branşlardan uzak kalamadım. Bildiğiniz gibi amerikan futbolu, federasyonumuzdaki adıyla korumalı futbol, ragbi branşından türemiş bir spor dalı olarak her zaman mücadele, hırs ve başarı endeksli bir spor branşı. Tam olarak benim karakterimi yansıttığı fikriyle bu günlere kadar geldik. Federasyonumuzu 2001 yılında, “Beyzbol ve Softbol Federasyonu” adıyla kurup, 31 Mart 2005 tarihinde amerikan futbolu ve ragbi branşlarının da dáhil edilmesiyle birlikte, resmi boyut kazanan branşlarımıza hizmet etmek, bu branşların ulusal ve uluslararası platformlarda gelişimine katkı sağlamak ve bu federasyonun bir parçası olarak hizmet etmek en büyük hedefim oldu.  Bir süre sonra Spor Genel Müdürlüğümüzün onayı ile federasyonda Kortan YURTSEVER başkanlığında 2007 yılında Genel Sekreter olarak çalışma imkanı buldum. Federasyonda, Başkanlarının değişimleriyle aralıklı olarak, Genel Koordinatörlük, Milli Takımlar Genel Menajerliği ve çeşitli görevlerle başarılı dönemler geçirdim. Şimdi de Federasyonumuzu çok iyi tanıyan, sorunlarını bilen, çözüm üretebilecek bir yapı içerisinde, oluşturduğumuz yönetim ve alt kurullar ile antrenör, sporcu ve kulüp odaklı eksiklikleri gidermek, branşlarımızı uluslararası platformda hak ettiği yere getirmek için Türkiye Ragbi Federasyonu Başkanlığına aday oldum. 

ZEPeki başkan adaylığı? Bu süreç nasıl gelişti? Aday olarak öne çıkmanızdaki sebepleri merak ediyorum.

HGS: Öncelikle bu süreç, kendi kendime verdiğim bir karar olmadı. Federasyonumuzda yaşanan idari sorunlar, liyakatsız sporcu ve antrenör seçimleri, var olan sporcu potansiyelin gün geçtikçe kaybolması, kulüplere verilen desteğin hiç denecek kadar az olması, bilimsellikten uzak bir eğitim politikası, sporcuların ve kulüplerin yaşadığı maddi ve malzeme sıkıntıları, maç yapacak saha bulamayan kulüplerin sorunları, organizasyonlarda yaşanan güvenlik ve sağlık sorunları  ve bunun gibi bir çok sorun nedeniyle özellikle üniversite kulüplerinden ve yakın çevremden aday olmam konusunda teklifler geldi. Ben de açıkçası bu tekliflere kayıtsız kalamadım. Yıllarımı verdiğim bu camianın sorunlarını çözmek ve uluslararası platformda Türkiye’nin saygın yerini alması için aday oldum.

ZE: Hüseyin Gazi Sönmez’in vizyonu/misyonu nedir? Seçildiğiniz takdirde nasıl bir başkan profili göreceğiz?

HGS: Her şeyden önce temel misyonumuz, eşitlik ilkesi temelinde, çağdaş, demokrat ve bilim ışığında Türk Gençliği’ne hizmet etmek; bağlı branşlarımıza ilginin artırılmasını sağlamak; Milli takımlarda yer alacak sporcular için bir havuz oluşturmak; liyakat esası ile başarılı geçlerimizi, oluşturacağımız bilim kurulu ve milli takım antrenörlerimizin ortak fikriyle seçilmesini sağlamak olacaktır. Türkiye’deki sporcularımızın yanında, yurtdışında yaşayan ve üst liglerde oynayan gençlerimizden de faydalanmak ve bağlı branşlarımızın yurtdışında en üst liglere çıkarmak için kısa ve uzun vadeli planlarımızı uygulamaya koymak. Olimpik olan branşlar için Olimpik Eğitim Programları hazırlayarak, başarılı sporculardan oluşacak Olimpik Milli Takım çekirdek kadrosunu oluşturmak; sponsorlar aracılığı ile bu sporcuları desteklemek; yurtiçi ve yurtdışı eğitim kampları ve müsabakalarıyla bu kadronun tecrübesinin artmasını sağlamak ve gerçekçi hedeflerle olimpiyatlarda başarılı bir milli takım hedefiyle zaman kaybetmeden çalışmalara başlayacağız. “Başarılı sporcu, başarılı antrenörler ile olur” fikriyle, antrenörlerin eğitimine gereken önemin verilmesini sağlamak, gerekiyorsa antrenörlerimizi, hakemlerimizle birlikte, eğitim için yurtdışına göndermek veya yurtdışından eğitmenler getirerek antrenör ve hakemlerimizin bilgi düzeylerini en üst seviyeye çıkarmak olacak. Eğitim olmazsa olmazımız. Aktif bir Bilim ve Eğitim Kurulu oluşturarak, hem antrenör hem de hakemlerimizin bilgilerini güncel tutmak, bilimsel gelişmelerden haberdar etmek, sportif bilgilerini ve antrenman biliyle ilgili güncel bilgileri içeren seminerler düzenleyeceğiz. Misyonumuzun farkındayız. Bunun yanında vizyonu olmayan idareciler geleceği göremezler. Çağdaş ve kurumsal bir yapı içinde, yurt genelinde branşlarımızın yaygınlaşmasını sağlamak, branşların ülke genelinde tanınırlığını arttırmak, gençliğin branşlara aktif katılımını sağlamak için eğitim programları düzenlemek ve Olimpiyatlar hedef olmak üzere, uluslararası şampiyona ve müsabakalarda Türkiye’yi en üst seviyede temsil etmek ve bayrağımızı göndere çektirmek vizyonumuzu ortaya koymaktadır.

ZE: Başkanlık seçim sürecinde kimlerle beraber yürüyorsunuz? Yönetim kurulunuz üzerine çalışmalar yaptığınızı sosyal medya hesabınızdan görebiliyoruz. Açıkladığınız isimler de var. Çalışma arkadaşlarınızdan da bahsedebilir misiniz?

HGS: Her zaman söylediğim gibi işi bilene vereceğiz. Bu işi en iyi bilen kimlerse onlardan oluşan bir yönetim ve alt kurullar oluşturduk. Şöyle ki dört branşımız var. Bu branşları en iyi bilen, bizlere yönetim kurulunda destek verebilecek, bilgilerini aktaracak ve alınacak kararlarda etkin rol oynayacak branşlara asbaşkanları seçtik. Bunlar dört kişiden oluşuyor. İsimlerini vermem şimdi doğru olmaz. Ama bu kişiler herkes tarafından bilinen, taktir gören ve branşlarda yer alan kişiler tarafından abi olarak görünen kişilerden oluşuyor. Yaşanan en büyük sorunlardan bir tanesi, saha ve tesis sorunu. Biz bunu belediyelerle çözmeyi hedefledik ve belediyecilikten çok iyi anlayan, aktif olarak büyük bir belediyede görev yapan, etkin ve girişken ruhuyla saha ve tesis ayarlama işini çok iyi yapacağını düşündüğümüz belediyeci bir yönetim kurulu üyesi görevlendirdik. Takdir edersiniz ki kulüplerin ve federasyonun yaşadığı diğer büyük bir sorun ise, para ve sponsor sorunudur. Biz de bunu çözümü noktasında işin uzmanı, iş adamı ve yaşanacak maddi sıkıntılarda hemen çözüm ortaya koyabilecek sanayici ve iş adamı yönetim kurulu üyeleri aldık. İdari, hukuki ve mali işlerde yaşanabilecek sorunların çözüm noktasında bizlere destek olacak avukat, mali müşavir, üst düzey bakanlık bürokratlarından oluşan bir kadroyla yönetim kurulumuzu oluşturduk. Yani kısacası, iş yapacak kişiler bizimle olacak. Yönetim ve diğer alt kurul üyeleri sadece etiket ve basamak olarak bu konumu kullanamayacak. Yönetime ben de tanınmış bürokratları, sanatçıları veya başka kişileri koyabilirdim. Ama bilinmesi gereken tek şey, kaybedecek zamanımız yok ve iş yapacak kişiler bizimle yol almaya devam edecek.

ZE: Bilim ve eğitim kurullarınıza özellikle değinmek istiyorum. Çeşitli üniversitelerden akademisyenlerle bu kurullar için anlaştığınızı açıkladınız. Bu kurulların üstleneceği vazifeyi detaylandırır mısınız?

HGS: Ben bilim insanıyım. Eğitimin ve liyakatın ne kadar önemli olduğunu herkesten iyi bilirim. Emin olun bunları söylerken çok samimiyim. Ben devletini, milletini seven bayrak için canını verecek bir kişiyim. Atatürk’ün çizmiş olduğu çağdaş uygarlık düzeyine, sadece hak eden kişilerin, hak ettikleri yere getirilerek gerçekleşeceğine inanan biriyim. Bizim, yani federasyonların işi, Türk gençliğini, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak, vatanına, milletine bağlı, Atatürk ve bayrak sevdasıyla, spora yönlendirmek ve  yetiştirilmektir. Kuracağımız Bilim ve Eğitim Kurulu, daha önce hiçbir federasyonun yapamadığı bir işlevle görevine devam edecek. Alanında uzman akademisyenler, milli takım sporcularının eğitilmesi, antrene edilmesi, antrenörlerin değerlendirilmesi, antrenörlerin eksik olduklarını düşündükleri konularda bilgi alabilecekleri ve desteklenecekleri, sporcuların Milli Takıma seçilmesi sürecinde antrenörlere destek olunması, seçim sırasında çifte standardın ortadan kaldırılması, adam kayırmacılığı, akraba ve arkadaş ilişkileriyle olabilecek pozitif ayrımcılığın engellenmesi için çok önemli. Bunların haricinde, düzenli olarak antrenör kurslarında, eğitim seminerlerinde, milli takım kamplarında ve müsabakalarında sporculara destek olmak gibi önemli görevler üstlenecekler. Diğer taraftan, milli takımlarda görevlendirilecek uzman doktorlar, spor psikologları, bu kuruldan seçilecek kişilerden oluşacak ve bu kişiler her müsabakada milli takımla beraber olacaklar. Bilinmelidir ki her başarı eksiksiz bir ekip sayesinde olur. 

ZE:Seçim kampanyanızda özellikle vurguladığınız bir nokta var: Liyakat. Türkiye Ragbi Federasyonu’nda liyakat eksikliği gördüğünüzü de söylediniz. Biraz daha açıklar mısınız?

HGS: Bunu sadece ben görmüyorum. Kimseyi hedefe koymak istemem. Ancak bağlı branşlarımız gerçekten tekniğe, dayanıklılığa, mücadele ruhuna, kural bilgisine ve tecrübeye dayalı. Örneğin ragbi; sporcunun, ragbici olması gerekir veya beyzbol sporcusunun beyzbol bilgisine, deneyimine ve eğitimine sahip olması gerekir. Kişi, bir spor branşında uzman ise, o spor yapmalı. Yüzücü veya başka bir spor branşından sporcu gelipte, hiçbir eğitimi olmadan, yıllarını bu işe vermiş kişilerin yerine, onların deneyimleri ve spor kariyerlerine dikkat edilmeksizin, ”Gel sen şu branşta çok iyisin, bu branşı da yaparsın.” deyip milli takıma alınırsa, işte burada çatışma çıkar, kavga çıkar. Siz sadece sporcuyu milli takıma alarak, burs veya atama için alırsanız, orada kaos çıkar. O zaman, o liyakatsiz kişileri milli takıma alan iradeyi, kişileri, antrenörlerin, bayrak veya millet sevgisini sorgulamak gerek. Şunun sözünü veriyorum; bizim yönetimimizde, hak eden sporcu hak ettiği yerde olacak. Sırf ataması için bir defa daha milli takımda olması gerekiyor diye yurtdışına gidecek milli takımdan, o branştan anlamayan kişilerin, “gidecek olan sporcu kadrodan çıkartılarak, o kişi yazıldı” gibi bir şikayetle gelmeyecek. Zaten sloganımız “HEDEF OLİMPİYAT, BAŞARI İÇİN LİYAKAT VE EMEK”. 

ZE:Biraz daha projelerinize odaklanalım. Milli takımlarımızın geleceği için neler düşünüyorsunuz? Bazı pozisyonlarda görev yapacak isimleri açıkladınız. ”Eski başarılı günlere döneceğiz.” vurgusunu sıkça yapıyorsunuz. Başkanlığınızda nasıl bir milli takım şekillenecek? Detayları öğrenmek isteriz.

HGS: Başarı için doğru insan, doğru yer ve doğru zaman gerekir. Emin olun, çok yetenekli sporcularımız var. Türkiye liglerinde oynayan, gerçek anlamda ragbi, korumalı futbol, beyzbol ve softbol oyuncusu var. Ancak bu sporcular yurtdışına açılmadıkları sürece veya yurtdışında üst liglerde oynayan Türk sporculardan takviye yapmadığınız sürece, kendi ligimizde debelenir dururuz. Bu durum belki kulüp takımları için kısmen geçerli olabilir. Çünkü onlar yurtdışından transfer yapabiliyor, yabancı antrenör getirip Avrupa Şampiyonalarında final oynayabiliyor, hatta şampiyon olabiliyorlar. Peki milli takım ne olacak? 5-6 yıl kadar önce, benim milli takımlar genel menajerliği yaptığım dönemde, yurtdışında en üst liglerde oynayan, Türk vatandaşı, kalbi Türkiye için atan, bayrak sevdalısı birçok Türk gencini milli takıma adapte etmiştik. Bu sporcular Avrupa liglerindeki tecrübelerini ve edindikleri bilgileri bizim Türkiye’de oynayan ve yetenekli gençlere aktarma ve kaynaştırma şansını yakaladılar. O dönemlerde arka arkaya şampiyon olan bir ragbi milli takımımız vardı. Kulüpler bazında çoğunluğu Türk olan kulüp takımları Avrupa’da birçok başarı elde ettiler. O takım beş sene önce darmadağın edildi. Ne için? Millilik, para, burs ve atama için. Yazık değil mi verilen emeğe ve harcanan onca paraya? Şimdi sorarsanız milli takım başarılı. Kime göre? Hangi kritere göre? Avrupa liglerinde en alt ligde mücadele ediyoruz. Aldığımız sonuçlar çoğunlukla sıfıra karşı alınan yenilgiler. Türkiye bu durumda mı olmalı? Yazık oldu geçen beş yıla. Yanlış anlaşılmasın, kimseyi hedef almıyorum veya suçlamıyorum. Bizim suçumuz, daha önce hiçbir federasyon deneyimi olmayan, idarecilik kariyeri olmayan ve yanlış yönlendirmelerle başarılı sporcularımızı ve antrenörlerimizin yok edilmesine izin veren idarecilerin başa geçmesiydi. Başa dönecek olursak, biz gelir gelmez antrenör kadrosunda bir değişiklik yapacağız. Yetenekli Türk antrenörlerimizi çekirdek bir antrenör grubu olarak tespit edip, yurtiçi ve yurtdışı eğitim kamplarına göndereceğiz. Daha önce de bizimle çalışmış kariyeri başarılarla dolu bir antrenörümüzü ragbi milli takımının başına getireceğiz. Bu isim zaten şimdiden belli. Birçok ülkenin milli takımda görevlendirmek istediği, ancak sadece Türkiye sevdası için gelen teklifleri reddeden, daha önceki başarılı takımımızın teknik direktörlüğünü de yapan Fransız Laurent BOULET hocamızı getireceğiz. Şunu da söylemek isterim, bu hocamızın maddi anlamda bizden hiçbir beklentisi de yok. Diğer branşlarımızda, yani korumalı futbol, beyzbol ve softolda da Türkiye’de çok yetenekli antrenörlerimiz var. Bu antrenörlerimizi yurtiçi ve yurtdışı eğitim programlarıyla destekleyip, Türk milli takımında görevlendirmek başarı için yeterli olacağını düşünüyorum. Daha öncede söylediğim gibi, Bilim Kurulumuz, milli takım antrenörlerimizin ve yurtdışı milli takım koordinatörünün de desteği ve vereceği sporcu raporları doğrultusunda milli takımlarımızı oluşturacağız. 

ZE: ”Hedef Olimpiyat” paylaşımınızı gördüğümde, açıkçası çok inandırıcı gelmedi. Kısa ve orta vadede gerçekleşmesi çok zor bir hedef. Siz bu hedefi koyarken, hangi argümanlarla temellendirdiniz? Bu yoldaki planınız ne olacak?

HGS: Bu hedef hiç de söylediniz gibi uzak bir hedef değil. Bakın, beş sene önce olimpik olan branşlarımızdan ragbi, olimpiyatlara katılmak için eleme hakkı kazanma seviyesine gelmiş, Avrupa ve Dünya elemelerine gidebilecek bir durumdaydı. O takım devam etseydi, 2020 Tokyo Olimpiyatlarında 7’li ragbide belki de Türkiye olimpiyatlarda temsil edilecekti. Haa belki dereceye giremezdi ama bu branşta daha önce hiç yapılmamış bir işi yapabilecektik. Biz sadece beş sene kaybettik, ama hırsımızı, başarı için çalışma şevkimizi ve milli ruhumuzu kaybetmedik. Seçimlerden sonra 2024 Paris Olimpiyatları için 3 senemiz var. Doğru, gerçekçi olmak gerek. Bu sürenin Avrupa liginde en alt ligden çıkıp bir milli takımın olimpiyatlara katılması zor ama hiçbir şey imkansız değildir. Ekip olarak biz, imkansız sözünü hiç sevmiyoruz. Resmi olarak bu şansımız varsa, hiç zaman kaybetmeden çalışmalara başlayacağız. Hedeflerimizi teker teker hiç zaman kaybetmeden uygulamaya koyacağız. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın bu konudaki sınırsız desteğini yanımızda hissederek ve sponsorlar aracılığı ile kulüplerin desteklenmesiyle, emin olun olimpiyat kadrosu için oluşturulacak milli takım için gelecek sporcuların kalitesi süper olacak. Yurtdışından gelecek takviye sporcularla biz olimpiyatlara katılırız. Söylediklerim kimseye hayal olarak gelmesin, ben yapacağım. Herkes görecek.   

ZE:Türkiye ragbi ligleri için ne düşünüyorsunuz? Liglerin yapısı, takımların desteklenmesi, sponsorluk ve yayın durumu vb. konulardaki planlarınızı merak ediyoruz.

HGS: Öncelikle şunu söylemem gerek. Federasyonumuza bağlı dört tane branş var. Bu branşlarımız çoğunlukla yeterince desteklenmedi. Şunun da sözünü vereyim, yapılacak olan genel kurulda, kulüplerin talebi ve uygun görüşü ile korumalı futbolu federasyondan ayırıp, ayrı bir federasyon olması için karar aldıracağım. Bakanlık tarafından verilen bütçenin, branşlar arasında adaletsiz bir dağıtıma neden olduğunu düşünüyorum. Sponsor bulan takımlar kendi imkanlarıyla devam ediyor, bulamayan ligden çekiliyor. Buna son vereceğiz. Sahası, malzemesi, aracı vb. olmayan kulüplere yardım edilecek. Aktif olan illerde, yoğunluğa göre bir veya iki adet ragbi ve korumalı futbol çizgileri ile birlikte saha yaptıracağız. Bu da olmazsa olmazlarımızdan. İsteyen kulüp kendi sahasında, isteyen kulüpte federasyon sahasında maçlarını yapacak. Ambulans ve güvenlik önlemleri diğer bir sorun. Bunu çözmek için girişimleri başlattık. Sponsorluk çalışmalarıyla, özel hastanelerden ve özel güvenlik firmalarından yardım alınacak. Aslında her federasyonun yapması gereken uygulamayı biz seçildikten sonra başlatacağız. Bakanlık bütçesi verildikten sonra liglerde yer alan veya aktif olan kulüplerimizi davet edip, her kulübün fikri alınarak, “Bakanlık bu bütçeyi verdi, hadi hep birlikte karar verelim. Hangi branşa faaliyetlerine göre ne kadar bütçe verelim” diyeceğiz. Bu bütçenin, %15 i alt yapıya, %35 i kulüplerin ihtiyaçlarına (malzeme, saha, ulaşım vb. giderler için), % 50 si de federasyon ligleri, şampiyonaları, organizasyonları, kurslar, hakem ve antrenör eğitimleri için harcanacak. En önemli hedeflerimizden biri de liglerimizi, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı ile yapacağımız protokolle, iddia veya yasal bahis sitelerine sokarak kulüplerin maddi anlamda desteklenmesi sağlanacak. Daha önce yaptığımız gibi ligler başlamadan önce kulüp idarecilerinin, antrenörlerin, hakemlerin ve teknik kurulun katılımı ile lig yönergesi hazırlanacak. Her kulüp buna onay verecek ve sahiplenecek. Biz federasyon olarak üzerimize düşen görevleri eksiksiz yapmaya çalışacağız ve aktif bir organizasyon kurulu oluşturacağız. Her maçta bu kurul görevlendirilecek ve herkes işini yapacak. Antrenör görevini, hakem görevini, sporcu sporculuğunu yapacak. Yani antrenör çıkıp saha çizmeyecek veya idareci güvenliği sağlamaya çalışmayacak. Şimdiden bazı kanallarla görüştük. Maçların naklen yayınlanması için protokoller imzalayacağız. Her maçın sadece TV’den değil, Youtube üzerinden de canlı yayınlanması sağlanacak. “Ragbi, Korumalı Futbol, Beyzbol ve Sodtbol TV” ayrı ayrı kurulacak. Branşlarımızın, görsel ve yazılı basında yer almasıyla görünürlüğünü arttıracak ve bu da sponsorluk alma oranımızı arttıracak. 

ZE:Bir paylaşımınızda, ”Altyapı olmazsa olmazımız.” diyorsunuz. Döneminizde hangi altyapı hamlelerini göreceğiz? Türkiye’nin farklı coğrafyalarındaki gençlerimizi ragbiyle buluşturmak üzerine yaptığınız hazırlıktan bahseder misiniz?

HGS: Şu herkesçe bilinir ki, bir branşın başarılı olması veya üst yapıdaki takımların başarısı, altyapılarının sağlamlığı ile doğru orantılıdır. Alttan gelen bir sporcu havuzunuz olmazsa o takım bir süre sonra küçülmeye, transfer etmeye veya maddi zorluklar çekmeye mahkum olacaktır. Bunun için, kulüplerin böyle sorunlarla karşılaşmadan, milli takıma gelecek sporcuların kalitesini arttırmak için ilk ve orta öğretim kurumlarında görevli beden eğitimi öğretmenlerine yönelik bir eğitim programı uygulayacağız. Bu öğretmenlerimiz, emin olun her şeyi yapacak azme ve yeteneğe sahipler. Korumalı futbolda yapmayı düşündüğümüz “flag football” lig projemizi, “flag rugby” olarak ragbi için de hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Özellikle liselerde ve orta öğretim kurumlarında bu branşların müfredat programına alınması için Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzalamayı planlıyoruz. Daha önce branşlarımızın Halk Eğitim müfredatlarına dahil ettirdiğimiz gibi bu branşları da, hem kurslar hem de okullarda ders olarak dahil ettireceğiz. Taktir edersiniz, her coğrafi bölgede bütün branşlarımız yapılabilir. Federasyonun imkanları doğrultusunda her il olmasa bile belirleyeceğimiz pilot illerde, saha ve diğer teknik malzemeler temin edilerek, ragbi okulları ve diğer branşlarımızın yapıldığı yaz veya kış okulları yapmayı planlıyoruz. Buradaki başarılı sporcuların kulüplere entegrasyonu sağlanarak milli takıma sporcu havuzu oluşturulmasını planlıyoruz. Burada çalışacak antrenörlerin veya eğitmenlerin istihdamı için bakanlık boyutuyla girişimleri başlatacağız.

ZE:Altyapıdan oyuncu yetiştirirken, eğiticilerin rolunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Takımlarımızın başında antrenör olarak bulunan arkadaşlarımızın bile öğrenim süreçlerinin devam ettiğine inanıyorum. Bu gelişim, genellikle bireysel çabalarla oluyor. Eğiticilerin gelişim süreçlerine destek olmak adına planlarınızdan yukarıda biraz bahsettiniz. Biraz daha bu konuda konuşabilir miyiz?

HGS: Önceki sorularda da kısaca değindiğim gibi, “Eğitimli Antrenör Eğitimli Sporcu” kapsamında belirli aralıklarla yurtiçi ve yurt dışı eğitim programları planlıyoruz. Sadece ragbi değil, diğer branşlarımızda da bu doğrultuda. Taktir edersiniz, federasyonun asli görevlerinden biri de antrenör kursları ve eğitim programları düzenlemektir. Bu amaçla sadece 1. kademe veya 2. kademe antrenör kursları açılmış. Dolayısı ile eğitim yönetmeliği kapsamında “bir alt kademede açılan kursları bir üst kademedeki veya daha üst kademedeki antrenör verebilir. Bu koşullarda en fazla 1.ve 2. kademe kurslar açılmış. Bunun nedeni de uluslararası federasyonla bağlantı olmadığı için eğitmen talebinde bulunulmamış veya bu konuyla ilgili eğitmen desteği istenmemiş. Bizim gelir gelmez yapacaklarımızın başında uluslararası federasyonlarla bağlantıya geçip, hem eğitmen hem de malzeme desteği isteme olacak.  Bu aslında uluslararası federasyonların bütün üye ülkelere vermekle yükümlü olduğu bir zorunluluk. Ancak bizim ülke federasyonumuz ya istemedi ya da gelen malzemeler başka yerlere gitti. Ben de bir eğitimci olarak, emin olun eğitimin önemini çok iyi bilirim.  Yurtdışından gelecek eğitmenlerin eşliğinde, liglerin sonunda ve başında en az iki eğitim kampı ile bilgilerin güncellenmesi sağlanacak, gelişmeler antrenörlere anlatılacak..        

ZE:Uluslararası ilişkilerinde Türkiye Ragbi Federasyonu nasıl bir yol izleyecek? Bu konudaki görüşleriniz nedir? Türk ragbisinin gelişimi için Gürcistan ve Romanya gibi ülkelerle bölgesel işbirlikleri görecek miyiz?

HGS: Bir ülkedeki sporun gelişimi, diğer ülkelerdeki gelişimlerin kıyaslanması ile olur. Bu da yapılan ortak kamplar ve müsabakalarda değerlendirilir. Bu branşların gelişimi için destek ve yardım alınması en doğal süreçtir. Bir ülke federasyonu, randevu almadan kiminle görüşeceğini bilmeden, bağlı bulunduğu uluslararası federasyonun kapısına gidip, orada yetkili kimseyi bulamaz ve en azından oraya gitmişken tatil yapmaya değil de ”Uluslararası Federasyona gittik.” demek için orada bulunan muhasebeciyle resim çektirip, bunu da web sitesinde “Şu yetkili kişiyle görüştük.” derseniz ülkenin itibarı orada sıfıra düşer. Bizim yönetimimizde ülkenin itibarı her şeyden önce olacak. Uluslararası federasyon başkanıyla birebir görüşen bir kişi olarak “Türkiye bizimle hiç görüşmedi, hiç diyalog kurmadı, hiç bir şey istemedi”  dedirtmeyeceğiz. Hakkımız olan neyse, onu söke söke alacağız. Kimseden çekinmeden, korkmadan, ezilmeden, bükülmeden gerekeni yapacağız. Daha önce de dediğim gibi diğer ülkelerle her türlü bağlantıda olacağız. Ortak kamplar ve müsabakalar düzenleyeceğiz. Zaten bunların görüşmelerin başlattık bile. Belirttiğiniz ülkelerle çok iyi diyaloglarımız var ve bizimle işbirliği yapmaya hazırlar. Emin olun Türk ragbisi ve diğer branşlarımız hiç olmadığı kadar itibar görecek. Dedim ya itibar VİZYON’la olur. Bizim vizyonumuz çok geniş.

ZE: Eklemek istediklerinizle tamamlayabiliriz.

HGS: Öncelikle bu imkanı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Çabamız, Türkiye Ragbi Federasyonu’nun başarısı için olacak. Bunu da gerçekleştirecek bir ekibimiz ve programımız var. Bu süreçte bizlerle beraber olacak tüm ragbi ailesine sonsuz şükranlarımı sunarım. BİZ BÜYÜK BİR AİLEYİZ. “HEDEF OLİMPİYAT, BAŞARI İÇİN LİYAKAT VE EMEK”. Bu hedef hiçte zor değil. Sadece bize güvenin. Saygılar…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu