Selamsız Bandosu

Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez kasabalarından biri olan Selamsız kasabasının belediye başkanı bir gün gazetede; Cumhurbaşkanı’nın trenle yurt gezisine çıkacağını öğrenir. Kasaba halkı, tüm imkansızlıklara rağmen karşılama törenlerinin olmazsa olmazı olan bando takımını kurmak için hazırlıklara başlar. İçlerinde enstrüman çalmayı bilen bir kişinin dahi olmadığı kasaba halkının, heyecanlı bir koşuşturmaya başlamasıyla olaylar gelişir.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın depremden etkilenen şehirleri ziyaret edeceğini okuyunca aklıma; yapımı çocukluk yıllarıma denk gelen “Selamsız Bandosu” geldi. Filmin yapımının üzerinden otuz beş sene geçince haliyle değişen çok şey oldu. Üstün Asutay’ı, Güzin Çorağan’ kaybettik. Şener Şen, Uğur Yücel, Tuncay Akça, Ali Uyandıran gibi oyuncularımızı farklı rollerde seyretmeye devam ettik.
Bu zaman zarfında memleketimizde de değişen çok şey oldu. Devlet başkanları ve bakanlar yurt gezilerini nokta atışı;bir seferde tek şehre yapıyor. Demir ağlarla örülen ana yurdun her köşesine uçak ya da helikopterle gidiliyor. Filmde; günlük gazete gelmeyen kasabaya çocuklar, kasaba dışından geçen tren yolcularından okunmuş gazeteleri toplarken bugün; gazeteler saat başı değişen gündemden aynı gün eskimeye yüz tutuyor.
Günümüzde resmi ziyaretler bir gün önceden haber edilse bile hazırlıklar göz açıp kapayıncaya kadar tamamlanıyor. Şehir sakinlerini meydanda toplamak bir kısa mesaja bakıyor. Hemşerilerin, herhangi bir zahmete girmesine de gerek yok. Güzergâhtaki yolların çukuru, bozukluğu asfaltla kapatılıyor, geçiş yolundaki trafik açılıyor ara yollar kapatılıyor. Parti bayrakları dağıtılıyor hatta karşılaması beklenen topluluk ihtiyacı, bayrakları elinde kumanya paketi gibi kalkış noktasından getiriliyor. Memleket topraklarına ayak basan devlet büyüğünden öyle filmdeki gibi okul, hastane, yol, fabrika istemeye hiç gerek duyulmuyor. Zaten başımıza ne geldiyse bu binaların inşaatından gelmedi mi?
Kendi imkanlarıyla bando takımını kuran, müzik aleti çalmayı öğrenen kasabalının günlerce süren o çalışmalarına karşılık filmde trenin penceresinden el saklamakla yetinen Cumhurbaşkanı, sadece kasaba halkını değil seyirciyi de hayal kırıklığına uğratmıştı. Bugün öyle mi? Kalabalıkların arasına karışan Cumhurbaşkanı, cebinden çıkardığı pembeli morlu banknotları bir dedenin torununa bayram harçlığı verir gibi kalabalığa dağıtılıyor. Yoksa sus payı gibi mi?
Ben de tiyatro ve sinema oyuncusu, rahmetli Üstün Asutay’ın canlandırdığı Tahir Emmi karakteri gibi söyleniyorum “Sokağa savrulacak çok paraları var herhalde.”