Sevginin dili

Bugün farklı bir şeyler yazmak istedim. Yüzünüzde tebessüm, yüreğinizde sıcacık sevgi pıtırcıkları oluşsun. Zaman zaman günlük hayatımızın dahi bir çok sebeple çekilmez hale geldiğini, bir çok şeyin anlamsızlaştığını da düşünmeden edemediğimiz anlar olmuyor değil. İyi niyetimizin ve güler yüzümüzün bizi bir şekilde sömürmek ve karşımızdaki kişinin çıkarlarını gerçekleştirmek için kullandıklarını yaşamayan var mıdır?

Bazen en yakınınızın bile sizi sömürdüğünü düşündünüz mü? Bunun karşılığında hayal kırıklığı ve ümitsizlik hissine kapılıp hayata kahredip insanlardan uzaklaştığınız, ya da çevrenizdeki insan sayısını da sınırladığınız oldu mu? Etik değerlerin hiçe sayılıp küçümsendiği, olumsuz, kendini beğenmiş ve dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan hazırcı ve çıkarcıların her geçen gün daha da çok arttığını gözlemlediğimiz bu zamanda, güler yüzlü olmak bazı kişiler tarafından zayıflıkmış gibi düşünülebilir. Her ne olursa olsun iyi niyetin, dürüstlüğün ve güler yüzlü olmanın aslında insan olmanın gerekleri olduğunu unutmamak ve bu konuda kararlı olmak gerekiyor.

Tebessümle size selam veren ya da “Nasılsınız?” diye soran çıkarsız kişilerin çevresine yaydığı o pozitif enerji, hem kendisinin hem de sizin güne güzel bir başlangıç yapmasına ve günün daha iyi başlayıp devam etmesine neden olacaktır. Güler yüzlü, iyi niyetli kişiler o kadar azaldı ki, neredeyse parmakla gösterilir hale geldi. Hayatın ne getireceğini hiç birimizin bilme olasılığı pek mümkün olmasa da, her şeye rağmen iyiliğin ve iyi niyetin bulaşıcı olduğuna inanıyorum, tıpkı kıskançlık ve kötülükte de olduğu gibi.

Bakış açımızı ve gülüşümüzü güzelleştirdikçe, insanların hayatına minicik de olsa iyi bir dokunuş yaptığınızda, çevrenize iyiliği bulaştırmış olacaksınız. Nankör insanlar hep varlar ve var olmaya da devam edecekler. Ancak biz iyiliğin ve insanı insan yapan güzel düşüncelerin de hep var olacağına inanmaya devam edeceğiz. Hiç kimse bu dünyadan giderken maddiyata dair bir şey götürmeyecek, sonuçta hırslarının ve sahtekarlıklarının esiri olarak anılacaklar. Oysa iyilik bazen ilk etapta kaybettiriyor gibi görünse de, her şeye rağmen iyiliğin ve içten gülümseyen güzel kalpli kişilerin kazanacağına inancım sonsuz.

Donmuş balık fabrikasında çalıştırılan işçilerden biri bir gün buzdolabının içinde çalışırken, yanlışlıkla buzdolabının kapısını kapattı. “İmdat!” diye bağırmaya başladı.

Ama iş günü sona ermişti ve fabrikada kimse kalmamıştı. Bunu fark eden işçi donarak ölmek üzere olduğunu anladı. Ancak donmak üzere iken fabrikanın bekçisi buzdolabının kapısını açtı ve onu korkunç ve kesin bir ölümden kurtardı.

Fabrika müdürü bekçiye sordu: “İşçinin hala içeride olduğunu ve gitmediğini nasıl anladın?” Bekçi cevap verdi: “Onun dışında çalışanlardan hiç kimse bana selam vermiyor, her zaman bana gülümsüyor ve nasıl olduğumu soruyor. O gün kapanış saatinde onu ne gördüm ne de duydum. Biliyordum-emindim-hala fabrikada olduğundan emindim, bu yüzden onu bulana kadar aradım.”

Güzel bir söz o adamın hayatını kurtardı. İyilik akıllarda ve kalplerde iz bırakır, buzu bile eritir, demir kapıları açar, hayat kurtarır. Güler yüzlü, dürüst ve haram yemeyen kişilerin yolu iyi insanlara çıksın.

Sevgiyle kalın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçerik korunmaktadır !!