‘Tam yerine rast geldi manzara koyduk’

Her şeyin bir doğası, doğanın da sırası olduğunu düşünüyorum. Örneğin, insanoğlunun doğası, hayvanların doğası vs bu liste uzar gider ve sosyologlar, tarih bilimciler, bilim insanları da bu kavramları tartışır dururlar. Diğer yandan doğada da bir sıra vardır. İnsanın doğasında da doğmak, yaşamak, ölmek sırayla gelişen şeylerdir. Doğada da örneğin bir fidanın ekilmesi, büyümesi, tekrar yaprak dökmesi gibi döngüleri sıralama içerir ve bu sıralama doğada hiç şaşmaz ve sapmaz.
Fakat insanoğlu, doğası gereği var olan sıralamadaki kademeleri bazen değiştirmek ister. Örneğin, okumadan fikir sahibi olmak ister, çalışmadan para kazanmak ister, mezun olmadan uzman olmak ister. İster de ister. Bu istemleri sıralamayı bozarak icraata geçiren insanoğlu, çoğu zaman hayatına keşkelerle devam eder. Ama doğa, insanoğlu gibi sıralamasını hiç bozmaz. Yani hiç, çimlenme yapılmayan tohumun direkt genç bitki haline geldiğini duydunuz mu? Döngünün olduğu her yerde mutlaka bir sıra vardır. Doğada her şey sırayla gelişir, doğada aç gözlülük yoktur.
***
Radyo Televizyon Programcılık Bölümü’nde eğitim görürken, sinema dersinde öğretmen; ‘İnsanı hayvanlardan ayıran şey nedir?’ diye sormuştu. Sınıfça üzerine düşünüp, çeşitli cevaplar verdik. Doğru cevabı merak ederken öğretmen şöyle dedi: ‘İnsanı, hayvandan ayıran özellik bilinçtir arkadaşlar.’ Evet, hayvanların doğası gereği gösterdikleri davranışlar bilinç değil, içgüdüydü. İçgüdüler, hayvanları insan yapmıyordu.
Bir insan olarak doğanın sıralamasına inanıyor, insanın doğasında da bir sıralaması olduğunu savunuyorum. Yani yaptıklarımızın ve beklediğimiz karşılıkların sırası geldiğinde mümkün olacağını düşünüyorum.
***
Geçtiğimiz günlerde İl Genel Meclisi Mart ayı toplantılarının ilk oturumuna, gazetemizde staja başlayan arkadaşları götürdüm, takip edecekleri toplantı mekanını tanıttım. Köşede basın mensubu arkadaşlarla birlikte otururken, yanımıza İl Genel Meclis Üyesi bir hanımefendi geldi ve bana bakarak staj döneminin hayırlı olması temennisinde bulundu. Kendisine stajyer arkadaşları göstererek, onlara nasihat vermesi gerektiğini hatırlattım. Akabinde yanımıza gelen İl Genel Meclisi Başkanı Sayın Mehmet Geçmiş, sanırım espri amaçlı beni göstererek ‘Asıl stajyer bu hanım kızımız’ dedi. Dönüp Sayın Geçmiş’e; “Sayın başkan, doğru söylüyorsunuz ustalık belgemi siz emekli olunca sizinle röportaj yaparak almış olacağım” diyerek cevap verdim. Ortalık bir an sessizleşti. Her şeyin bir zamanı ve sırası olduğuna inanırım demiştim ya… Sahi Sayın Geçmiş ne zaman emekli olacaktı, ben de ne zaman ustalık mertebesine erişecektim? Ne zaman koltuklarda oturarak karar verecek gençleri göreceğiz, bunun sırası gelip geçmedi mi diye düşünmeden edemiyor insan haliyle…
Eee acemilik işte ‘Olacak O Kadar.’ Dedim ya her şeyin bir sırası vardır… Sırası gelecek ben de ustalık belgemi alacağım elbette (!)
***
Yazıma senelerdir televizyon ekranlarından bizleri güldüren, güldürürken de düşündüren Olacak O Kadar programının Grup Gündoğarken’in kaleminden kulakların paslarını silen jenerik müziğinin sözleri ile son vereyim:
“Aç gözünü seyret tekrarı yok bunun
İşimiz muhabbet efkarı yok bunun
Arada bir dilimiz sürçer ise affola
Tutmasını biliriz de kemiği yok bunun
Niyetimiz kimseyi kırmak değildir
Şuradakini buraya koymak değildir
Arada bir zülfü yare dokunduk
Tam yerine rast geldi manzara koyduk
Olacak, olacak, olacak o kadar…”