Tarım nüfusu yaşlanıyor
‘Gençleri köyde, medyayı özendiricilikten uzak tutmalı’
Edirne’deki çiftçilerin yaş ortalamasının yaklaşık 57-58 arasında olduğunu söyleyen Edirne Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Arabacı, çiftçilerin yaş ortalamasının gençleşmesi için verilen desteklerin arttırılması ve üretimin cazip hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Konuyla ilgili gazetemize açıklama yapan Edirne Ticaret Borsası Başkanı Özay Öztürk ise, verilen desteklerin arttırılmasının yanı sıra şehir hayatına özendiren dizilere değinerek medyanın konu üzerindeki etkisine dikkat çekti.
Tarım sektöründe ülke genelinde yaş aralığı oldukça yaşlanmaya başladı. Edirne’de de yaş aralığının 57-58 arasında olduğunu belirten Edirne Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Arabacı; “Edirne ortamında aldığımız bilgilere ve yaptığımız ikili görüşmelere baktığımızda, 57-58 yaş ortalaması gözüküyor. Günden güne artmaya da devam ediyor. Çünkü genç nesli köyde tutamıyoruz. İnsanlar çalışıyor çabalıyor, yani uzun zamandan beri, ektiğimiz ürünlerle ilgili açıklanan fiyatlarda ne rahat yaşayabilmek için ne de geçinebilmek için iyi bir fiyat var. Hep sınırda bırakılıyoruz. Hep refah payı diyoruz. İnsanlar geçim sıkıntısı çektikçe hep bu refah payı ön plana çıkıyor” dedi.
Maliyetlerin köye dönüş veya köyde kalmak için yetersiz kaldığını açıklayan Arabacı; “Bugün ektiğimiz ürünlere baktığımızda, maliyeti 8 liraysa biz 9 lira fiyat açıklıyoruz. Bu insanlar çıkardıkları ürünle çocuklarını mı okutsun, kendi geçimini mi sağlasın ya da önümüzdeki yıl tarımın sürdürülebilmesi için ekeceği ürünleri mi almaya çalışsın? Refah payının da düşünülmesi lazım. Son açıklanan buğday fiyatı da beklentiyi karşılamadı. Açıklanan fiyat üreticiyi zarar ettirmiyor, fakat bu çıkardığımız ürünle 1 yıl boyunca idare etmek zorundayız. Çocuklarımız, aile geçimimiz var, doğal olarak tarımın devam etmesi için ekipman ve malzeme yenilemek gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda gübre fiyatlarında artış yaşanmıştı, herkes çok korkuyor, bir yıl önceden tedarik etmeye çalışıyor. Ama istese de üreticilerimiz tedarik edemiyor, çünkü alım gücü yok. Tabloya bakıldığı zaman çiftçi zarar etmiyor ama bu ülkede enflasyon var. Bunların da göz önünde bulundurularak, ektiği ürünlerin fiyatlarını ona göre değerlendirilmesi lazım. Eğer ki fiyat bazında veremiyorsak, ekstra desteklemek gerekiyor. Bunlar yeterli gelmediği için, köyde çıkardığı ürünle veya hayvancılığıyla geçinemediğinden dolayı, anne baba ‘Oğlum, kızım sen git şehirde bir işe gir. En azından sigortalı bir işin olsun’ diyor. Doğal olarak da köyde hep yaşlılar kalıyor” diye konuştu.
“ÇİFTÇİ SAYISI AZALIYOR AMA NÜFUS GENÇLEŞMİYOR”
Çiftçi sayısının azaldığını ve üretici nüfusunun gençleşmediğinin altını çizen Arabacı; “Pandemi döneminde tarımın ne kadar önemli olduğu dünyanın gözleri önüne serildi. Bizim çiftçimizde de hep gelecek sene daha iyi olacak ümidi var. Biz ümidimizi kesmedik, kesmeyeceğiz. Kar ya da zarar, biz üretmeye devam edeceğiz. Bölgemizde ekilmedik bir karış toprak bırakmadık, bırakmayacağız. Tabi zarar ettiğimizde, borçlar ödenemiyor, traktörü, arabayı ve tarlayı satıyoruz. Çiftçi sayısı azalıyor ama nüfus gençleşmiyor. Araziler, büyük şirketlerin eline geçiyor. İnşallah bunlara yönelik önlemler alınır. Üreticinin geçim ve refah payı düşünülür, en azından fiyat veremiyorsak arkadan destekle bu açığı kaparız” açıklamasını yaptı.
“BİZ YENİLİĞE, TEKNOLOJİYE AÇIK BİR İLİZ”
Trakya Bölgesi’ndeki çiftçilerin teknoloji iyi kullandıklarını da söyleyen Arabacı; “Teknolojiyi de Trakya bölgesinde iyi kullanıyoruz. Biz yeniliğe, teknolojiye açık bir iliz. Devlet de bize destek sağlarsa, biz ülkemizi kendi kendine yeten bir ülkeye çevirmek için hazır çiftçileriz. Nüfus gençleştiğinde, teknoloji daha da iyi kullanılır. Yaşlı nüfusa göre baktığımızda, bu teknolojiyi doğru ve yerinde kullandığımızda bunlar verim artışına sebep olur. Yani genç nüfusu köyde tutmamız gerekiyor, bunun için de destek gerekiyor. Özellikle hayvancılıkta küçük aile işletmelerinin, ciddi anlamda desteğe ihtiyacı var. Elbette ufak çaplı destekler var ama bunun artırılması lazım. Sadece büyük şirketleri değil, küçük aile şirketlerinin daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Büyük şirketler bugün çok güzel ahırlar, işletmeler kuruyor. Zarar ettiğini görünce, bir yönetim kurulu kararıyla, bir anda bırakabiliyor. Ama küçük işletme zarar dahi etse, yine de hayvanlarına bakmaya çalışır. Gençleri köyde tutamamanın bir sebebi de bu” ifadelerine yer verdi.
“KÖYDEKİ MEVCUT GENÇLERİ KAÇIRMAMAK LAZIM”
Maliyetlerin ve verilen desteklerin arttırılarak, öncelikle köydeki gençleri köyde tutmak gerektiğine değinen Edirne Ticaret Borsası Başkanı Özay Öztürk ise; “Her şeyden önce köyde bulunan gençlerimizi köyde yaşamaya devam etmeleri için imkânlar yaratılmalı ve varolan imkânları da geliştirmeliyiz. Köylerdeki sosyal hayatı biraz daha güncellemeliyiz. Çünkü genç nüfusun da yıllar içerisinde hayattan özellikle sosyal hayattan beklentileri de değişti. Diğer taraftan yaptıkları tarımsal faaliyetler neticesinde üretici gençler para da kazanmalılar. Yani, gençleri köye döndürmekten ziyade köydeki gençlerin köyde kalmasını sağlamak daha mühim bir olay. Köydeki mevcut gençleri kaçırmamak lazım. Daha sonrada köyüne dön projeleri gibi projelerle gençleri köylere döndürmek gerekir” şeklinde konuştu.
MEDYADA ŞEHİRCİLİK HAYATINA ÖZENDİRİCİLİĞE VURGU
Şehir hayatında kalmak ve köyden uzaklaşmak konusu kapsamında medyanın önemine de değinen Öztürk; “Televizyonda veya dijital platformlarda yayınlanan dizilerde şehir hayatına özendirici birçok konu ele alınıyor ama köy hayatını ele alan pek içerik göremiyoruz. Yayınlanan dizilerde şehir hayatına özendirmeyi biraz kontrollü hale getirmek gerekiyor. Herkes şehirde yaşama özentisi içerisinde. Medya noktasında şehir hayatına özendirme hususunu biraz daha disiplinli hale getirmek lazım” dedi. Damla GÖÇ