Ustaların Ahval-i (4)

  Güreş sporunun olimpiyatı olarak anılan Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde güreşen pehlivanların kispetlerini üreten Adem Kayın ile kispet ve deri sanatı hakkında konuştuk. Kispeti, “pehlivanın yol arkadaşı” olarak tanımlayan usta Adem Kayın, kispet üretmenin yanı sıra bilimsel yazılar yazarak kispetin tarihini de geleceğe taşıyan usta. “Kispet, Edirne tarihinin bir parçası” diyen Adem usta; “Kırkpınar’ın olduğu yerde bir ustanın olması gerekliydi bu amaçla kispet yapımına başladım. Bilimsel olarak kispet kavramını ortaya koydum ve devam edeceğim fakat kispet üretebilmek de çok önemlidir. Türkiye’de 3 kişiyiz. 1 usta,2 çırak olarak… Yurtdışındaki deri ustaları kispeti görünce ‘ben kispeti yapamam, bunun ustası sensin’ diyor. O kadar önemli ve zor mühim bir iş. Kispet deri sektöründe üst noktadır” diyerek Kırkpınar’ın, kispetin önemini anlattı.

Kendinizi tanıtır mısınız? Kispet üretime nerde nasıl başladınız?
“14.08.1979 doğumluyum. Konya Selçuk Üniversitesi El Sanatları Öğretmenliği bölümünden mezunum. 2005 yılında deriyle tanıştım. Evlendikten sonra hobi olarak başlamıştım. Biz geleneksel el sanatlarını icra etmeyi seviyoruz. Mesela tatile gidersek el sanatları ustalarını ziyaret ediyoruz. Bir gün bir dergide kispet ustasının artık yok denecek kadar az olduğunu okudum. Türkiye şartlarında bir şeyler üretmek için maddi desteğe ihtiyaç oluyor. Valilikte beraber küçük bir proje hazırladık. 2010 yılında Bigalı İrfan Şahin’in yanında 6 ay süreyle çırak olarak kaldım. Hala görüşürüz, samimiyiz. Kispet üzerine detay öğrenmek üzere yanında kaldım. 2010 yılından beri kispet üretiyorum. Ama maddi açıdan sadece kispetten kazanç sağlamak maalesef yetmiyor, bunun yanı sıra deri çantası, cüzdan, kemer vs yapıyoruz. Şuan deri çok pahalandı. Başpehlivan kispeti 200-300 TL arasındaydı şimdi bir kispet 1500 TL kadar tutuyor. Deriye zam geldi ve el emeği var. İyi bir kispet yapmak 1 hafta kadar zaman alıyor.”

Neden kispet üretimi? 
“Kispeti geleneksel çalışarak yapıyorum ben. Bakanlık bu konuda bizi destekliyor. Türkiye’de farklı şehirlerde düzenlenen festivallere katılıp Edirne’yi, Kırkpınar’ı ve Yağlı Güreşleri, yaptığımız ürünleri tanıtıyoruz.  Sadece kispetle atölyeyi çevirmek çok zor. Şuanda kispet temalı kıyafet koleksiyonu da hazırlıyoruz. Defile yapacağız kısmetse. Eşim yüksek lisans tezini kispet üzerine yazdı. Amacımız bilimsel olarak da geleneksel el sanatlarında verileri ortaya koyup geçmişi, bugünü ve geleceği şeklinde yazıp, üretip bütün bilgileri geleceğe taşımak. Kispeti tanıtmak istiyoruz. Televizyonda siyah bir tayt gibi görüyorlar ama değil bunu anlatmak gibi bir derdimiz var. Geleneksel işlerin gençler tarafından bilinmediğini düşünüyoruz. Teknoloji çağındayız aslında sadece yazarak da öğrenebilinir gibi duruyor ama ilgi uyandırmak gerekir. Bu defile ile umarım bu ilgiyi de göreceğiz.”

aa 1 | Edirne Ahval Gazetesi

“Maddi imkânlar bizi sıkıntıya soktuğu zaman ilk önce gelenekselliklerden vazgeçeriz”
“Birçok farklı şehirden ustamız ol diye çağıranlar var ama biz sonuçta bu topraklarda doğduk Edirneliyiz. Eşim Bulgaristan göçmeni, bir ayağımız da Bulgaristan’da. Orada da çalışmalarımız var Türkler arasında güreşi tekrar yaygın hale getirmek gibi amacımız var. Sponsor buldukça oradaki gençlere de kispet dikiyoruz. Kispet alacak durumu olmayan çok fazla gencimiz var. En büyük hedefim dünya tarihine imza atmış başpehlivanlar Deliorman’dan çıkmış, Deliorman’da yağlı güreşleri aktif bir şekilde hayata geçirmek ve oradan da tekrardan başpehlivan çıkarmak. Eskiden orada her düğünde güreş yapılırmış. Ama zamanla yok olmuş bu gelenek. Maddi imkânlar bizi sıkıntıya soktuğu zaman ilk önce gelenekselliklerden vazgeçeriz. Kispet yapıyoruz ama bilimsel tarafına da önem veriyorum. Ortaya yazılı kaynaklar koydum ve bunları yazmaya devam edeceğiz. Kispetin orijinal haliyle geleceğe taşınmasını istiyorum.”

Pandemi sürecini nasıl geçiriyorsunuz? Kispet üretimi devam etti mi?
“Pandemi döneminde kiramızı ödeyemedik. Çok kazansak öderdik. Sezon için deri satın almıştık, festivallere katılacaktık ama süreç sıkıntılı, hepsi iptal oldu. Gençler var; “ben öğrendim çok para kazanayım” düşünce. Öyle düşününce olmaz bu iş. Kolay para kazanılmıyor. Pandemi sürecinde meslek okullarının ne kadar önemli olduğunu gördük. Martta salgın başladı 10 gün içerisinde meslek liseleri sahada kalıp maske ürettiler diğer okullar kapalıydı. Herkes camdan bakmaya korkarken biz meslek okulları sahada maske ürettik. Meslek okullarının ne kadar önemli olduğunu orada gördük. Maskenin yanı sıra can sıkıntısına deriden başka şeyler üretmeye çalıştım. Kispet siparişlerimiz arka arkaya iptal oldu. Ondan önce yurtdışı kaynaklı kispet siparişlerimiz vardı. Amerika, Hollanda ve özellikle İngiltere’den siparişler alıyorduk. Süreç farklı yerlere gidiyordu. Onlar hobi olarak para harcamak istiyorlar. Ölçüleri telefonla alıp dikip gönderiyoruz. Onlar hobi olarak kispeti giymek istiyorlar, önemseyip merak ediyorlar.  Pandemi olunca bütün yurtdışı siparişlerimiz iptal edildi, iptal oldu. Yurtdışında da hobi hayatlarında beşinci sıralara düştü. Siparişleri yapacağız diye malzeme almıştık pandemi çıkınca o derilerle çanta, cüzdan vs ürettik.”

Çırak yetiştirdiniz mi? 
“ Eşim biliyor, yeğenim var ona öğrettik. Sonuçta benden 18 yaş küçük birine bu işi öğrettim. Ben olmasam gelir atölyeye kispet dikebilir. Öğrenmek bitmiyor. Mesela ben her kispet dikişimde yeni şeyler öğreniyorum. Yaptıkça yeni bir şey öğrenilir. Hata yapa yapa öğrenilir bu iş. Ben de zamanında 800 liralık deri harcayıp, 500 liralık kispet ürettim. Hata yapa yapa en güzelini yapmayı öğrendik. Daha küçük bir yeğenim ve kızım var onlarda meraklı. Aile içinde öğretme işi var şuan. Çünkü para kazanamadığımız için işçi almak veya istihdam sağlamak biraz zor oluyor. Gençler meraklı ama iş yapmaya gelince kimse yok ortada.”

“Dünya tarihinde Edirne 58 yıl deri sektöründe dünyaya hüküm sürmüş”
“Bir işi yaparken araştırmak lazım. Bir kitapta okumuştum; dünya tarihinde Edirne 58 yıl deri sektöründe dünyaya hüküm sürmüş.  58 yıl deriye yoğun istek varmış ki Edirne yetişemediği için, Kırklareli’yi de bünyesine alıp deri sektörüne hükmedilmiş. Dericilik Edirne için çok önemli. Edirne kırmızı üretimi gündemde. Kırmızı boya zaten var. Deri yapacağız ama deri Edirne’de yok. Burada usta var, deri yok. Kırmızı zaten var ama bu kırmızıyla ne yapacağız ve bunu kim yapacak? Hammadde zaten üretiliyor ama ustası yok. Usta yetiştirmek lazım mutlaka ve ustalara önem vermek lazım.”

Kispetler hangi derilerden üretiliyor? Neye dikkat ediyorsunuz? 
“Kispetler 2 yaşını doldurmuş dana derisinden yapılır. Videla dediğimiz deriden yapıyoruz, hiçbir iz olmayacak deride. Deriyi alırken çok dikkat ediyoruz. Çok sağlam olması, yırtık olmaması, pislik tutmaması lazım. Deri özel olmalıdır. Türkiye dünya pazarına deri üretiyor. Mesela suni deride de bir numarayız. Biz imkân verilirse yapıyoruz halk olarak. Çok güneş görmeyen ülkeler Hollanda, Almanya gibi ülkelerden geliyor. Hayvan kapalı büyümeyecek gezmesi gerekir. Hayvanın karakteri bile deriye yansıyor. Keçi derisi inatçı deridir mesela. Kuzu derisi kuzu gibidir kolay şekil alır. Her hayvanın derisi de hayvanın karakterine benziyor. Ben deriyi artık elime aldığım zaman anlıyorum hangi hayvanın derisinden yapıldığını. Keçi derisinden yapılan cüzdanı eskitemezsiniz. Deri yanar mı yanar tabi. İnsan derisi yanmaz mı yanar, hayvan derisi de aynı şekilde. Deri yanmaz diye bir durum söz konusu değil.  Deri içine boya, kimyasal almaz, kimyasal derinin yüzeyinde kalır. Kispete standart getirmeleri için federasyona başvuru yaptık. Kispetin içine parlak kaygan bir şey koyuyorlar vs. hile sayılır kispet standart olmalı öyle de olacak standart kararı alındı. Renkli deri vs yasaklandı. Ben zaten geleneksel üretiyordum diğerleri de geleneksel kispet üretmeye başladılar.”

dsc 0171 | Edirne Ahval Gazetesi

Bugüne kadar kimlere kispet diktiniz?
“Bizde isim çok konuşulmaz. Şuna buna kispet yaptım diyemem. Yakışı kalmaz. Edirne Belediyesi bana kispet yaptırmıyor. Bunun sebebini bilmiyorum. Başka Samsunlu bir arkadaş var ona yaptırıyorlar. Küçük kispetleri hediyelik vs. diye kurumlara veriyoruz atölyenin masrafları onlarla çıkıyor.”

Kispeti anlatır mısınız? Kaç parçadan yapılıyor? 
“Kispet; 3 parçadan oluşur. Kasnak, bacak ve hazne(orta kısım). Kispetin içinde dışında tutmak için yer yok. Kasnak(bel kısmı) çok sert olması lazım ki rakip kıvırıp avuçlayamasın. Hazne kısmı da yumuşak olmalı. Haznede kullandığımız deri farklı bir deri. Paçalarda yaklaşık 3-4 metre ip var. Her yeri özel bir kıyafet kispet. 81 ili olan ülkede 69 tane başpehlivan var. Oraya çıkıp saatlerce güreşmek çok zor bir iş. O meydanda o zor işi yapmaya çalışırken üzerlerinde sadece kispet var. Yağa ve suya rağmen sağlam dayanıklı kispet olmalı. İpinden dikimine kadar biz yapıyoruz. İşlemelerde kurumun ismi üste yazılır, alta da pehlivan ismi yazılır.”

Ürünlerinizde imza var mı?
“ Her ustanın kispette imzası vardır. Benim imzam lale desenidir. Lale deseninden kispeti benim diktiğim anlaşılır.”

“Çayırda pehlivanın tek yol arkadaşı kispettir”
“Tasarım ürünler de yapıyoruz. Ülkede bir marka haline geldik. Ne iş yaparsan yap yaptığın işçilikte kaliteni bozmazsan herkes seni tanır. En iyisini yapmaya çalışmak lazım. Mesela pehlivanın kim olduğu benim için önemli değil. Benim için o iki pehlivan Er Meydanı’na çıktığında kispetlerinin kalitesi eşit olsun ki eşit şartlarda güreşsinler. Bana; ‘senin kispetini giydiğimde kendimi güvende hissediyorum’ diyorlar.  Çayırda pehlivanın tek yol arkadaşı kispettir.”

Edirne’de ustalara verilen önem hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Bizim derdimiz Edirne’nin geleneksel sanatlarını tüm dünyaya tanıtabilmek”

“ Türkiye’nin ustaları buluşuyor. Bizi Türkiye biliyor ama Edirne bilmiyor. Yerel yönetim ustalara sahip çıkmalı. Para istemiyoruz olay para değil bizlere sahip çıkmalılar. Başka illerdeki festivallerde vali ve belediye başkanı omuz omuza ortama giriyor ve sergileri ustalarla geziyorlar. Mesela Angelina Jolie İstanbul’da havalimanında inip direk Mardin’e geçtiği zaman O’nu havalimanında Hasan Usta karşılıyor. İngiltere’de köşk satın almış onun iç dizaynında bakır kullanmak istiyor ve bunu Hasan Usta’ya soruyor. Akşam Hasan Usta’nın evinde yatıyor. Bunu bütün bürokrasi biliyor. Çünkü valisi, belediye başkanı ustayı uluslar arası festivallere götürmüş o ustayı dünyaya tanıtmış, buna izin vermişler ve yardımcı olmuşlar. Bizde de üç tane arkadaş yemeğe gidiyor ama yanlarında ustalar yok. Ben diyorum ki; biz olgu varsa sahip çıkılsın. Devlet sahip çıkıyor ama yerel yönetimin daha çok sarılması lazım ustalara ve elişçiliğine. Kispet ustası Kırkpınar’a davet edilmedi. Evet, edilmedim ve ben de gitmedim. Bunlar ufak ama önemli detaylar. Edirne’de tanınmayan ama çok mühim işler yapan ustalarımız var ciddi ciddi belki de dünyada tek olan ürünler üretiyorlar ama tanıyan yok. Biraz anlayışımızın değişmesi lazım. Burası kültür şehri bunu atlamayalım. Biz ustaların parti ve partililerle işimiz yok. Bizim derdimiz Edirne’nin geleneksel sanatlarını tüm dünyaya tanıtabilmek.”
Röportaj: Damla GÖÇ Fotoğraf: Ali KARAMAN

aa 2 | Edirne Ahval Gazetesi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
error: İçerik korunmaktadır !!