Vicdanımın filmini çekebilir misin Wilhelm?

Wilhelm Conrad, yaklaşık yüz yetmiş beş sene önce dünyaya geldiğinde henüz onu yakın çevresi dışında kimse tanımıyordu. Bir arkadaşı ondan “Delici bakışları, alçakgönüllü tavırları vardı.”diye bahsedecektir.
Makine mühendisi olarak üniversiteden mezun olduktan sonra doktorasını alacak, fizik profesörü olarak öğretim görevine devam ederken bir yandan da araştırmalar yapacaktı.
Elli yaşına geldiğinde buluşuna matematikte bilinmeyeni simgeleyen x harfini kullanarak “x ışını”adını verecekti. Elli altı yaşında fizik dalında ilk Nobel ödülünü aldıktan sonra onun bu buluşuna dünyanın geri kalanı soyadıyla dile getirecekti.
Röntgen… Wilhelm Conrad Röntgen ile aslında hepimiz bir şekilde tanışmıştık; kimimiz benim gibi çocukken bisikletten düşüp kolunu kırdığında, kiminiz henüz süt dişi sallanmadan damağının arkasındaki bir başka dişin freni patlamış kamyon gibi geldiğini fark ettiğinde ne bileyim yaramaz bir çocukluğun bir bedeli olarak beti benzi atmış halde hastane yolunda koşarken, yutulan o yabancı cismin nasıl çıkarılacağına dair sınırsız hayal gücünün zihninde ürettiği endişe sonrasında.
Ve günümüzde elimizde bir bavul ya da çantayla havaalanlarından limanlara, kamu kurum ve kuruluşlarından iş ve alışveriş merkezlerine kadar gittiğimiz hemen hemen her yerde karşımıza çıkan x ray cihazları; her türlü tehlikeli ,ateşli silahları, metal türevi aletleri özel tarama sistemi ile monitörden kolayca kontrol etmekte.Ceplerimizin içinde telefondan anahtara, bozuk paradan kemerin metal ucuna kadar ne varsa ortaya çıkarmakta.
Peki ya x ray cihazları;
Aklımızdan geçen; önyargılarımızı, hesap kitaplarımızı…
Kalbimizin bir köşesinde kalan; unutmak için çırpındıklarımızı, ölene dek hatırlayacaklarımızı…
Vicdanımızın haritasında duran; batısından doğusuna kendi eksenimize göre çevirdiğimiz ayrımcılığımızı…
Hayallerimizde bekleyen; renkli, ışıl ışıl konfeti gibi umutlarımızı da ortaya çıkarsaydı?
O metal kapı detektörlerinden geçerken yan taraftaki şeffaf kutuya tüm bunları gönül rahatlığıyla bırakabilir miydiniz?
Sahi, o kapıdan geçerken oradaki kutu kadar şeffaf olabilir miydiniz? Yoksa utanıp sıkılarak da olsa saklamak için en derindeki kötü yanımızı, bir kez olsun dener miydik şansımızı? Üstelik bizi tanıdığını düşünen birinin yanında…
Kim bilir belki bundan yirmi-otuz sene sonra insanların içyapısı hakkında bilgi verecek bir teknoloji gelişir. Belki teknolojinin getireceği yeniliklerin korkusuyla içi dışı bir insanlar dünyada çoğalıverir.
Wilhelm Conrad Röntgen ile aynı yüzyılda ama ayrı yıllarda yaşayıp hiç karşılaşmamış olsam da bir şekilde hayatıma dokundu ve dokunmaya devam edecek. Sayısız deneyler sonucunda aşırı dozda x ışınına maruz kalan parmaklarına rağmen…
Toplumsal yaşamı etkileyen salgın günlerini geride bırakıp sokağa çıkmaya başladığımız bir günde olur ya cebinizdekileri çıkarmak durumunda kalırsanız size de dokunmasını dilerim.