Babaannesinden öğrendi, Kültürel Miras Taşıyıcısı oldu!

Edirne’de iki çocuk annesi Zehra Durmaz, çocukluk yıllarında babaannesinden gördüğü sepet örücülüğünü 10 yıl önce hobi olarak yeniden keşfetti. Girdiği ustalık sınavını geçip Halk Eğitim’de kurs vermeye başlayan Durmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” ilan edildi. Durmaz, Edirne Olgunlaşma Enstitüsü’nde hem geleneksel tekniklerle modern ürünler üretiyor hem de yoğun ilgi gören kurslarla sepet örücülüğünü yeni kuşaklara aktarıyor.
Edirne’de yaşayan, iki çocuk annesi ev kadını Zehra Durmaz, çocukluk yıllarında babaannesi Zehra Durmaz’ı izleyerek tanıdığı sepet örücülüğünü, 10 yıl önce hobi olarak yeniden hayatına kattı. Zamanla bu geleneği mesleğe dönüştürmek isteyen Durmaz, 7 yıl önce İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün açtığı sepet örücülüğü ustalık sınavına girerek başarı sağladı. Böylece Edirne Halk Eğitim Merkezi’nde kurslar vermeye başladı. Aynı süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” unvanına layık görülen Durmaz, bugün Devecihan Kültür Merkezi’ndeki Olgunlaşma Enstitüsü’nde hem üretim yapıyor hem de geleneksel el sanatını yeni kuşaklara aktarıyor.

‘TUTKUYA DÖNÜŞEN BİR YOLCULUK’
Durmaz, mesleğe başlama hikâyesini anlatarak, “Hobi olarak başladığım uğraş, zamanla tutkuyla bağlı olduğum ve gelir elde ettiğim bir meslek haline dönüştü. Halk Eğitim’de farklı kurslara gidiyordum ama sepet örücülüğü zaten ailemde var olan bir el sanatına aşinalığımdı. Önce evde kendi kendime denemelere başladım. Ardından Edirne Valiliği’nin katkılarıyla Kültür Müdürlüğü binasında kurulan Rumeli Akademi’de sepet ustası arandığını duydum. Başvurup sınavlarına girdim ve kabul edildim. Daha sonra Halk Eğitim Merkezi’nde kurs eğitmenliği yapmaya başladım. Bu süreçte Kültür Bakanlığı’na sanatçı kartı için başvurdum ve uygun görüldüm. Böylece bu mesleğe resmen adım attım” ifadelerini kullandı.

‘YOĞUN İLGİ VAR’
Durmaz, Edirne Olgunlaşma Enstitüsü’nde geleneksel tekniklerle modern ürünler ortaya koyduklarını belirterek, “Enstitüde hem üretim yapıyoruz hem de ziyaretçilerimize bu sanatın nasıl icra edildiğini gösteriyoruz. Kısa süre içinde burada sepet örücülüğü kurslarımız da açılacak. Şimdiden çok sayıda başvuru aldık. Hatta ilk dolan kurs benim kursum oldu. Özellikle kadınlar büyük ilgi gösteriyor, öğrenmek için sabırsızlanıyorlar” şeklinde konuştu.

‘DOĞANIN MALZEMESİYLE ÜRETİYORUZ’
Üretimde doğadan elde edilen ya da doğal işlenmiş materyaller kullandıklarını anlatan Durmaz, “Eskiden sepetler ev ihtiyaçları için; soğan ya da patates depolamak gibi amaçlarla kullanılırdı. Bugünse daha çok dekoratif ürünler, çantalar ve çeşitli objeler tasarlıyoruz. İnce ağaç dalları, filizler, saz, kamış, su sümbülü sapları, muz lifi, mısır kabukları gibi birçok doğal malzemeden yararlanıyoruz. Kimi malzemeleri doğadan topluyoruz, kimilerini satın alıyoruz. Ancak üretim sürecimiz tamamen doğal yöntemlerle ilerliyor” dedi.

‘BABAANNEM FARK ETMEDEN BANA SANATI ÖĞRETMİŞ’
Sepet örücülüğünü öğrenmesinde babaannesinin en büyük rol model olduğunu söyleyen Durmaz, “Babaannem sepetleri satmak için değil, evin ihtiyacı için yapardı. O zamanlar biz bunun değerini pek fark etmezdik ama şimdi düşünüyorum da kadın el sanatlarının neredeyse her dalını yapıyormuş. Köyde dokuma tezgâhı vardı, aba dokurdu. Ben çocukken hep onun yaptığı işleri izlerdim. Bugün iğne oyası yaparken aldığım keyfi de ona borçluyum. Meğer ben o yıllarda farkında olmadan ondan çok şey öğrenmişim” açıklamasını yaptı.
Adem Batuhan SEVER






